“Neslihan Karyemez’in İlaçları Verildi Mi?”
Zeytin Dalı Operasyonu’nu takiben çok sayıda kişinin operasyona yönelik eleştirel görüşleri ve sosyal medya paylaşımları ve barışçıl eylemleri sebebiyle gözaltına alındığını, haklarında soruşturma başlatıldığını ve tutuklandığını belirten Adıgüzel, bildiri dağıttıkları için tutuklanan Bilal Karaman ve Neslihan Karyemez’i örnek gösterdi.
Adıgüzel, “Bilal Karaman ve Neslihan Karyemez isimli iki vatandaş, üyesi oldukları yasal bir siyasi partinin il örgütü tarafından hazırlanan ve içeriğinde barış çağrısı yapan bildirileri dağıttıkları gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Bildiri dağıttığı gerekçesiyle tutuklanan ve 5 aylık hamile olan Neslihan Karyemez’in sağlık sebebiyle ivedilikle ve sürekli olarak kullanması gereken ilaçlarının cezaevinde ‘mesai saatleri dışındayız’ denilerek kendisine verilmediği haberleri medyaya yansımıştır. Bu iddialar doğru mudur? Doğru ise Neslihan Karyemez’in ilaçlarına ulaşamadığı süre boyunca kendisinde ve bebeğinde meydana gelebilecek rahatsızlıkların sorumlusu kim ya da kimlerdir? Neslihan Karyemez’in ilaçlarına erişimi hangi tarihte, tutuklanmasının kaçıncı gününde sağlanmıştır?” diye sordu.
“TTB’ye Yönelik Operasyonla Muhalefete Gözdağı Veriliyor”
TTB’ye yönelik gözaltılar ile muhalefete ve vatandaşlara gözdağı verildiğini belirten Adıgüzel, önergede ayrıca şu sorulara yer verdi:
-Zeytin Dalı Operasyonu’nu takiben, konuyla ilişkili iktidarın hoşuna gitmeyen görüşleri nedeniyle kaç kişi hakkında soruşturma başlatılmıştır? Gözaltına alınan ve tutuklanan kişi sayısı kaçtır?
-Sosyal medya paylaşımları nedeniyle haklarında soruşturma başlatılan, gözaltına alınan ve tutuklanan kişi sayısı kaçtır?
-TTB tarafından 30 Ocak 2018 tarihinde yapılan açıklamaya göre 29 Ocak 2018 tarihinde TTB avukatları tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüşme yapılmış, basından soruşturma başlatıldığının öğrenildiği söylenerek, Savcılığın talebi halinde Merkez Konseyi üyelerinin istendiği zaman ifade için gelebilecekleri, talep edilen belge ve bilgileri savcılığa verebilecekleri bildirilmiştir. Ancak bu tutuma rağmen ikametleri, çalışma yerleri açık olan ve toplumda ciddi saygınlık sahibi olan Merkez Konseyi üyeleri sabaha karşı yapılan operasyonlar ile gözaltına alınmıştır. Merkez konsey üyelerine yönelik bu operasyon ile muhalefete ve topluma düşünce ve ifade özgürlüğü açısından gözdağı verilebileceği mi düşünülmüştür?