Biz HDP olarak Kongremizde, 2018 yılının Türkiye için, bölge için çok stratejik bir yıl olduğunu dile getirmiştik. Bütün çalışmalarımızı bu minvalde örgütledik, bu minvalde planladık. Çünkü bu kritik yılda özellikle HDP olarak yapacağımız çalışmalar, yürüteceğimiz mücadele çok büyük öneme sahiptir. Yanılmadığımız ortada.
Bu iktidar paniklemiştir
Bu iktidar seçime gidiyorsa, biz demokrasi güçlerinin, barış mücadelesi verenlerin, HDP’nin çok güçlü mücadele ortaya koyması lazım. Bu iktidar paniklemiştir. Bu iktidar bu ülkeyi enkaza çevirmiştir.
24 Haziran fırsat günü
Biz tüm gücümüzle bu enkazı kaldırmaya adayız. Bu ülkenin bu ceberrut tekçi anlayıştan kurtarılmasının fırsatı önümüze geldi. 24 Haziran Türkiye halkları için büyük bir fırsat günü. Türkiye’de emek mücadelesi verenler, Türkiye işçi sınıfı 1 Mayıs alanlarında yan yana gelecek. Bu yan yana geliş bu mücadelenin de nasıl sürdürüleceğinin göstergesi olacak.
Aday tartışmalarına takılmadan demokrasi mücadelesini büyüteceğiz
Seçim kararı alınalı birkaç gün olmuş, Cumhurbaşkanı diyor ki “zafer yaşayacağız”. Yarının gelişi bugünden belli. 24 Haziran’dan sonra bu iktidarın bu ülkeye vaat edeceği hiçbir şey yok. Tek vaadi baskı rejimi. Tek vaadi ayrıştırıcı, bölen savaş politikaları. Biz aday tartışmalarına takılmadan demokrasi mücadelesini büyüteceğiz.
Onun huzur dediği Saray rejimini besleyen anlayış
Bu iktidar bölgeyi içinden çıkılmaz bir krize sürüklemiştir. Suriye’de stratejik derinlikle başladılar stratejik sığlığa düştüler. Biz, “Suriye nasıl yaşayacaksa, nasıl bir demokrasi modeli istiyorsa, buna orada yaşayan halklar kara vermeli” dedik. Suriye’yi yangın yerine çevirenler, bugün içinden çıkılmaz bir durumu yaratmışlardır.
Bundan bir süre önce şunu söyledi Erdoğan: Suriye’ye huzur gelmeden Türkiye’ye huzur gelmez. O zaman neden Suriye’nin huzurunu kaçırıyorsun. Bu huzur dediği şey aslında Saray rejimini besleyen anlayış. Onun tek kaygısı kendi geleceği. Bu yüzden de her yeri yangın yerine çeviriyor. Her şeyi yok etmek derdinde. Hem insanların haklarını gasp ediyor, hem de insanları savaş politikasına mahkum ediyor.
24 Haziran’dan başarıyla çıkmak en önemli ödevimiz
OHAL rejimi bu iktidarı ayakta tutan bir rejim haline dönüştü. OHAL’i olağanlaştırarak yol alıyor. 24 Haziran seçimlerini telaşla istemelerinin de sebebi bu. Eğer seçim başarısı yakalarsa, önümüzdeki 5 yılı OHAL rejiminde yönetecek, buna izin vermemeliyiz. Seçim yasalarına rağmen 24 Haziran’dan başarıyla çıkmak en önemli ödevimiz.
24 Haziran’da halkın iradesini gasp edemeyecekler, bunu önleyebiliriz
Seçim Yasası tam bir şaibe yasası, bir hile yasası, bir hırsızlık yasası. Bunlar çalmaya çırpmaya alıştıkları için oy çalmada da ustalaştılar Ama buna engel olabiliriz. Sandıklara sahip çıkabiliriz. Demokrasi mücadelesi bu yüzden de önemli. Biz emek ve demokrasi güçleri olarak sandıklara sahip çıkabiliriz. Bu 65 gün boyunca demokrasi mücadelesini yükseltmek, sandıklara sahip çıkmakla aynı anlama sahip. Eğer bunu yaparsak bunlar ne yaparsa yapsınlar 24 Haziran’da halkın iradesini gasp edemeyecekler. Bunu önleyebiliriz, bu gücümüz var. Türkiye halklarının bu gücü var. Bu güçten korkuyorlar. Bu gücü tüm çıplaklığıyla göstermek, cesaretli olmak zorundayız. Eğer korkmuyor olsalardı, abuk sabuk Seçim Yasası’yla OHAL’le yollarına devam etmezlerdi. OHAL’i 7 kez uzatmazlardı.
Gezi’de katlettiğiniz bu çocukların hesabını vereceksiniz
3 senedir bu korkuyla yaşıyorlar. Bu korkunun başladığı yer gezidir. Gezi’den beri Türkiye halklarının, demokrasi güçlerinin demokrasi talebini engellemeye yönelik her türlü şiddeti uyguluyorlar. Gezi’de bir faiz lobisi yoktu, katil lobisi vardı. Katlettiğiniz bu çocukların, Abdullah Cömertlerin, Ali İsmaillerin hesabını vereceksiniz.
Mahkeme salonları Beştepe’nin elinde
KHK’lere baktığınızda, aslında yargının da nasıl adalet sürecinden uzaklaştırıldığını görüyorsunuz. Adalet, mahkeme salonlarından çıkarıldı. Mahkeme salonları Beştepe’nin elinde. Mahkemeler Anayasa suçu işliyor. Savcılar KHK’lerden aldıkları güçle Anayasa suçu işliyor. 11 vekilimizin vekilliği düşürüldü. Demokratik siyasete tahammülsüzlük öyle bir noktaya ulaştı ki, seçime 65 gün kala vekillik düşürüyorlar. Bu düşmanlık politikasıdır. Bu mezhepçi, milliyetçi anlayışlarla oy hesabı yapmanın göstergesidir.
Gücümüzü birleştirmeliyiz, yoksa yarın bir geleceğimiz olmayacak
Buna engel olmak durumundayız. Bugün KHK’lerle, OHAL rejimi ile sadece HDP’nin değil tüm toplumun hakları gasp edilmektedir. Özelleştirmeler, su havzaları düzenlemeleri, tarım politikaları, kentsel yıkım politikaları, nükleerler, termik santraller… Bunlara karşı gücümüzü birleştirmeliyiz, yoksa yarın bir geleceğimiz olmayacak.
Türkiye’yi de biz yönetmek istiyorsak inisiyatif almalıyız
Bunu başarabiliriz. 24 Haziran’da fırsat önümüzde. Yan yana gelmeliyiz. Bu gücü açığa çıkarmalıyız. Birbirinin mücadelesini engelleyecek bir yerden değil. Biz nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsak, onun yolunu açacak adımları atmalıyız. Bu kayyumcu zihniyete karşı semtimizi de, kendimizi de, Türkiye’yi de biz yönetmek istiyorsak, inisiyatif almalıyız. Bu vesayetçi akıldan bu ülkeyi kurtarmak zorundayız. Türkiye’nin en büyük sorunu demokrasi açığıdır.
Bu vesayetçi sistemle bu diktatoryal heveslilerini her zaman iktidara getirdiler. Darbe mekaniğine son vermek istiyorsak, çoğulcu demokrasiyi, demokratik cumhuriyeti el birliğiyle inşa etmeliyiz. Bu da yerellerden başlıyor. Yaşadığımız yere, işyerimize, tarlamıza sahip çıkmaktan başlıyor.
İstanbul Üniversitesi’ni rant için bölüyor
Bakın İstanbul Üniversitesi’ni 3’e bölüyor. Mensubu olmaktan onur duyduğum üniversite. Neden bölüyor biliyor musunuz? İstanbul’un en önemli rant alanlarına sahip bir üniversitedir. Bu rant aklı, üniversitenin arazilerine göz diktiği için bölüyor. Hiçbir akademik kaygıyla değil. Üniversiteleri ticarileştirmek için bölüyor.
Bütün iktidarların değişmez sözü “YÖK’ü kaldıracağız”dır. Ama geldikten sonra 12 Eylül YÖK’ünü tepe tepe kullanırlar. Şimdi de onu yapıyorlar. Çünkü İstanbul Üniversitesi arazisi kıymetli. Ekonomi o kadar sıkışmış durumda ki, üniversite arazilerine göz dikmiş durumdalar. Bu artık çöküş.
Beştepe karadeliği her şeyi yutuyor
Bunu en sıcak şekilde yaşayan kentlerden biri Hatay’dır. Bu ildeki yurttaşların sorunları tüm çıplaklığıyla ortada. Halkın tüm haklarını Beştepe karadeliğine sürüklüyor. Beştepe karadeliği her şeyi yutuyor.
Yerelde bir araya gelmek büyük önemdedir. Merkez siyasette yereli görünce, bu vesayetçi sistemden kurtulabiliriz. Temsiliyet o zaman gerçek anlamına kavuşur.
Ankara’nın bu gözü doymaz iştahını doyurmanın yolu yok
Meral Akşener’in seçimlere girip girmeyeceğini, partilerin barajı geçip geçmeyeceğini konuşuyoruz. Ya da Saadet Partisi kimin listesinden girecek onu konuşuyoruz. Peki Hatay’ı kim temsil edecek? Nasıl temsil edecek Hatay’ı? Hatay’ı Hataylılar temsil etmeli, Hataylılar yönetmeli. Kentimizi biz yönettiğimiz zaman Ankara’nın vesayetinden kurtuluruz. Yoksa o parti bu parti olmuş, önemi yok.
Önemi olmadığını İstanbul’a bile kayyum atamalarından gördük, Ankara’ya kayyum atamalarından gördük. Ankara’nın bu gözü doymaz iştahını doyurmanın yolu yok. Buna karşı başka bir demokrasi anlayışını hayata geçirmeliyiz. Kentimize sahip çıkmanın yolu yerel siyaseti büyütmekten geçiyor. Bunun yolu da o kentin emek ve demokrasi güçlerinin yan yana gelmesinden geçiyor.
64 gün kısa gibi görünebilir, ama bu buluşmalar çok kıymetli. Bu oyunu bozmak için 24 Haziran’da hem sandığımıza, hem kentimize, hem de geleceğimize sahip çıkacağız.