CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İliç maden faciasına ilişkin olarak, "Orada da bilirkişi dedi ki; buraya kapasite arttırmasının altına imza atanlar sorumludur. İmza Murat Kurum'un çıktı. Sadece inkar ettiler önce. Belgeleri görünce sustular. O dönemde İstanbul'a adaydılar. Dedik ki; İliç'in felaketi oldun İstanbul'un felaketi olmana İstanbullular izin vermeyecek. Sonra döndü tekrar onu Bakanlığa atadı. Bu sırada da o rapor diyor ya; sorumlu kamu görevlileri imzayı atanlar yani Murat Kurum, sorumlulukların yüzdeleri belirtilmemiş diye bunu soracak. Raporu yazana değil yeni bilirkişi heyetine yolladılar. Uygun bilirkişi heyetinden sorumluluğu yoktur yazısı aldılar. Dün de duruşma vardı. Bir tane kamu görevlisi yargılanmadı. Yani İliç'e adaleti getirmek bundan bir sonraki iktidara, CHP iktidarına kaldı" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü ile sözlerine başlayan Özel şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun kilometre taşı olan ve dünya tarihinin akışını değiştiren Çanakkale Destanı'nın zaferle sonuçlanmasının 110'uncu yılını kutluyoruz. Çanakkale aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün tarih sahnesine büyük bir asgari deha olarak çıkmasının yine Anadolu'da Rumeli'de yaşayan Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkes'iyle bu topraklarda yaşayan hepimizin dedelerinin göğüs göğüse çarpıştığı ve bu ülke emperyalistlerin işgaline uğramasın diye can verdikleri kefensiz olarak toprak altında koyun koyuna yattıkları bir büyük ayağa kalkışın, direnişin ve karşıdaki ne kadar güçlü elindeki silahlar ne kadar üstün olursa olsun vatan sevgisinin, ülke sevgisinin ve cesaretin hiçbir silah karşısında acz içinde olmayacağının dünyaya gösterildiği tüm CHPlilere ve Türkiye Cumhuriyeti'ni seven herkese de 110 yıl öncesinden vasiyet edildiği bir zaferdir. Günümüz kutlu olsun.

"Türkiye'de şehit ailelerin, gazilerin şikayet etmedikleri kanuni düzenlemeler bütününü hayata geçirmemiz gerekiyor"

Bu akşam iftarda şehit ailelerimizle ve gazilerimizle birlikte olacağız. Onlar CHP'nin ülkenin gündemi ne olursa olsun sürekli gözettiği, temas halinde olduğu, görüşlerini sorduğu, onlara rağmen bir şeyin yapılmayacağının teminatı olduğu, çok değer verdiğimiz büyüklerimiz, kardeşlerimiz ve evlatlarımız. CHP olarak tam sekiz ay önce üç büyük yapıyı yanı devlet protokolünde şehit ailelerini ve gazileri temsil eden biri vakıf ikisi dernek üç büyük yapının taleplerini alarak Türkiye'de 200'ün üzerinde şehit ailesini, şehit aileleri ve gazi derneklerini ziyaret ederek sekiz ay önce 18 kanunda değişiklik yapan bir teklifi Meclis'imizin ilgili komisyonlarına emanet ettik. Süreleri doldu maalesef bir çalışma yok. Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanlığı'ndan bu konuda çalışma yapıldığı söylendi, umutlandık, dikkatle takip ediyoruz. Hem Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümüdür hem Şehitleri Anma Günüdür. Buradan bir kez daha bütün parti gruplarına, siyasi parti gruplarına ve grubu bulunmayan siyasi partilere 18 kanun teklifiyle Türkiye'de artık şehit ailelerin, gazilerin haksızlıktan, eşitsizlikten yada kendilerine verilen sözlerin tutulmamasından şikayet etmedikleri bir kanuni düzenlemeler bütününü hayata geçirmek için hep birlikte olmamız gerekir. Bu noktadaki çağrımızı bir kez daha ifade ederek sözlerime başlıyorum.

"O rapora 'Korsan' diyen Adalet Bakanı'nı da biliyor. Herkes o raporun ne kadar şeffaf, doğru yazıldığını da biliyor"

İki büyük facia birbirine çok benzeyen hukuki süreçler yaşanıyor. Bir tanesi en son yaşadığımız 56 gün önce Bolu Kartalkaya otel yangını. 78 kişi, 36'sı çocuk ve bebek katledildi. Yedi kişilik bilirkişi heyeti görevlendirildi. Gece gündüz üç gün yanmış otelin içinde çalıştılar. Bir rapor hazırladılar. Bilirkişiler teknik insanlar. Kanuna, nizama, yönetmeliğe bakıyor. Dediler ki Bolu Belediyesi'nin sınırlarının dışında burası. İçinde de olsa Turizm Bakanlığı'nda yetki, dışında da. Yıllar önce AK Parti'deyken Bolu Belediyesi uygunluk vermiş. O günden beri ne yıllarca 15 yıl AK Parti gitmiş ne şimdi Bolu Belediyesi'nin oraya gitmeye yetkisi yok. 'Yazamayız.' Yazamazsanız istifanızı yazın. Bütün aileleri de ziyaret ediyoruz. Hepsi o raporu da biliyor. O rapora korsan diyen Adalet Bakanı'nı da biliyor. Herkes o raporun ne kadar şeffaf, doğru yazıldığını da biliyor.

"İliç'e adaleti getirmek bundan bir sonraki iktidara, CHP iktidarına kaldı"

İşine gelmeyenlerin bir adalet korsanlığıyla o raporu nasıl çaldıklarını biliyor. Hatta şunu da hatırlatıyor aileler; bu Bakan önce dedi ki; 'Rapor genişleyecek. Heyet genişleyecek.' Şimdi 'O heyet yok yeni heyet var' diyor. Ama o günden bugüne 53 gündür yeni bir rapor da yok. Biz bu meseleyi takip etmeye unutturmamaya devam edeceğiz. Aynı İliç'te olduğu gibi. Nasıl bu faciada ilk günden beri Kartalkaya'daydık ilk andan beri, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla geçen yılda, bundan 13 ay önce İliç'teydik. İliç'te dokuz işçi hayatını kaybetti. Devasa liçin altında kaldılar. Facia göz göre göre geldi. Orada bilirkişi istendi. Orada bilirkişi dedi ki; buraya kapasite arttırmasının altına imza atanlar sorumludur. Burası ilk ruhsattan sonraki kapasite artışlarını kaldırmaz. Olacağı belliydi. İmza kimin çıktı? Murat Kurum'un çıktı. İmzayı gösterdik. Bakan adına atılan imzayı... Ne yaptı? Sadece inkar ettiler. Belgeleri görünce sustular. O dönemde İstanbul'a adaydılar. Dedik ki; İliç'in felaketi oldun İstanbul'un felaketi olmana İstanbullular izin vermeyecek. Sonra döndü tekrar onu Bakanlığa atadı. Bu sırada da o rapor diyor ya; sorumlu kamu görevlileri imzayı atanlar yani Murat Kurum, sorumlulukların yüzdeleri belirtilmemiş diye bunu soracak. Raporu yazana değil yeni bilirkişi heyetine yolladılar. Uygun bilirkişi heyetinden sorumluluğu yoktur yazısı aldılar. Dün de duruşma vardı. Bir tane kamu görevlisi yargılanmadı. Yani İliç'e adaleti getirmek bundan bir sonraki iktidara, CHP iktidarına kaldı."