Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, partisinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için kurulan ön seçim sandığında oy kullandı. Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yavaş, ''5 milyon insanın oyuyla seçilmiş bir belediye başkanının bu şekilde engellenmesi ülkemiz adına utanç verici. Zaten bütün dünyada bu konuda yayınlar yapıldı. Türkiye’deki demokrasi ve hukuk sistemi sorgulanmaya başladı. Bunun sonucu ne oldu? 26 milyar dolar havaya uçtu. Bu daha çok fakirlik ve yoksulluk olarak bize döndü” dedi.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ön seçim sandığı bugün kuruldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tek aday olarak girdiği seçimde ABB Başkanı Mansur Yavaş, Alacatlı'daki Çankaya Belediyesi Ek Hizmet Binası'nda oyunu kullandı. Ardından gazetecilerin kendisine yönelttiği sorulara yanıt veren Yavaş, İmamoğlu’nun tutuklanmasına ilişkin şunları söyledi:
''Hukuk sistemi adına utanıyoruz. Çünkü yargılama esnasında gördük ki oradaki ifade adeta beş dakika sonra bütün Türkiye’ye servis yapıldı. İfadeler, iddialar, suçlamalar kamuoyuna açık bir şekilde yayıldı. Bunların gizli olması lazımdı. Bir diğer konu, avukatların ulaşamadığı iddiaları ve suçlamaları televizyonda yorumculardan izledik. Bu da işin ne kadar siyasi olduğunu açıkça ortaya koyuyor. 5 milyon insanın oyuyla seçilmiş bir belediye başkanının bu şekilde engellenmesi ülkemiz adına utanç verici. Zaten bütün dünyada bu konuda yayınlar yapıldı. Türkiye’deki demokrasi ve hukuk sistemi sorgulanmaya başladı. Bunun sonucu ne oldu? 26 milyar dolar havaya uçtu. Bu daha çok fakirlik ve yoksulluk olarak bize döndü. Çünkü iki yıldır uygualanan tasarruf tedbirleri genellikle ücretli kesimlere ağırlık veriyordu. Şimdi emekliye, asgari ücretliye verilmeyen paralar bu hukuksuzluk nedeniyle bir günde havaya uçtu. Bunu yapmaya hiç kimsenin hakkı yok. Dolayısıyla tasarruf tedbirleri gibi tedbirler, dar gelirlilerin üzerine gelecek. Bu, ülkeye kötülüktür.
"Böyle olduğu müddetçe biz bir süre kendimizi doğrultamayacağız Türkiye olarak"
Aynı zamanda yabancı sermaye çıkmaya başladı, iş adamlarımız merkezden yurt dışına taşınmaya başladı. Böyle olduğu müddetçe biz bir süre kendimizi doğrultamayacağız Türkiye olarak. Bunun da tek bir çaresi var; hukuk, hukukun üstünlüğü, herkesin adaletine güvendiği bir yargı. Sonuç ortada. Ben, öncelikle kayyum atanmamasına sevindim. Çünkü yapılan uygulamara bakılırsa o yönde de bir çalışma var gibiydi.
Bu hükümet, ‘adalet reformu yapıyoruz’ diye kaç kez tutuklu yargılamanın esas olmaması gerektiğini, istisna olması gerektiğini söylemesine rağmen ağzına açan herkesi hapse attırır konuma geldi. Örneğin, Halk TV’nin yöneticisi 28 gün yattıktan sonra beraat etti. Bu 28 günü hiçbir şekilde parayla, pulla telafi edemezsiniz. Tutukluluk, çok özel durumlarda başvurulması gereken bir konudur. Bu da ihlal edilmiştir. Umuyorum, itirazla tutukluluk ortadan kalkar ve Ekrem Başkan işinin başına döner.''
"Gerçekten tarafsız, bağımsız davranacak bir yargı sisteminin kurulması lazım"
Yavaş, “iddianameyi incelediniz mi” sorusunu şöyle yanıtladı:
''Ortada iddianame yok, iddialar var. Mesela şöyle bir soru olabilir mi; ‘şu şahısla 290 defa konuşmuşsunuz’ buna benzer sorular var kaldı ki bir kısmı da incitici. ‘Ailenizde terörle intisaklı kimse var mı’ diye sorulmuş. Varsa görürsünüz zaten bunu niye soruyorsunuz? ‘Yurt dışına izinsiz çıkış yaptınız mı’ bunlar nasıl sorular? Zaten ifadeye çağrılması gerekirken 20 tane polis aracıyla evin basılması, görüntülerin servis edilmesi zaten amacın ne olduğunu gösteriyor. İşte bunun için erken seçim istiyor. Bunun için yan yana geldik ve inşallah ülkeyi hukukun üstünlüğüne dayanan, kuvvetler ayrılığının tam olarak uygulandığı bir ülke haline getirme çabamız var. Artık bu ülke rövanş hukukundan da kurtulmalı. Gerçekten tarafsız, bağımsız davranacak bir yargı sisteminin kurulması lazım. Bunun için de iktidarın bunu istemesi lazım.
"Medyanlara çıkan gençler, ‘bu iş sadece Ekrem İmamoğlu işi değil’ dediler"
Artık yeter çünkü gençlere yazık. Bugünkü gençler, başka bir iktidar görmediler. Bütün dünyayı görüyorlar, bütün dünyanın gençlerini görüyorlar, ülkedeki hukuksuzluğu görüyorlar. Şunu net bir şekilde söyleyebilirm; medyanlara çıkan gençler, ‘bu iş sadece Ekrem İmamoğlu işi değil’ dediler. Aslına bakarsanız, yaşadığımız yerde, okullarda, işe girmelerde, her yerde bir hukuksuzluk var ve buna isyan ettiler. Dolayısıyla bunun için sokaklara çıktı insanlar. İnşallah bu yapılan direniş, herkesin gözünü açmıştır. Belli ki gençler haklarını aramazktan vazgeçmeyecekler. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’na yapılan bir hukuksuzluk bir şeyin başlangıcı olmuştur. Hak arayan toplumların, hak arayan gençlerin artık bundan sonra en ufak bir haksızlık karşısında meydana çıkıp açık açık hakkını herkesten isteyeceğini ortaya koymuştur.''
"Öncelikle bu gizli tanık işinin ortadan kalkması, yeniden düzenlenmesi lazım"
Yavaş, kendisine yöneltilen “Tutuklamaya gerekçe olarak kaçma şüphesi ve delil karartma gibi nedenler gösterildi. Siz bu konuda düşünüyorsunuz” sorusuna, ''Bunlar işin biraz bahanesi. Bu ülkede herhangi bir şekilde birisiyle arası bozulan bir kişinin gidip ‘ben gizli tanıklık yapacağım’ deyip herkese her türlü iftira atması mümkün. Öncelikle bu gizli tanık işinin ortadan kalkması, yeniden düzenlenmesi lazım. Çünkü bu tür yollar, yarın bu yasayı çıkaranların aleyhine kullanılacaktır. Hukukun dışına çıkmamamız lazım'' yanıtın verdi.
"Korkacak hiçbir şeyimiz yok"
“Benzer bir soruşturmanın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne gelmesini bekliyor msunuz” sorusuna Yavaş, şu yanıtı verdi:
“Bizim korktuğumuz bir şey yok. Öncelikle şunu söyleyeyim; CHP’li hiçbir belediyenin yargılanmaktan, soruşturulmaktan imtina ettiğini görmedik. Bana da şimdiye kadar onlarca müfettiş geldi. Korkacak hiçbir şeyimiz yok. Burada mesele kumpas kurulması. Bizim alnımız açık. Geldiğimizden beri açık ihaleler yapıyoruz, şeffaf bir şekilde harcamalarımızı paylaşıyoruz. Bir yol çizmek istiyoruz; israfın, şatafatın, yolsuzluğun ortadan kalktığı bir ülke istiyoruz. Çünkü bunlar açlık, fakirlik olarak geri dönüyor. Bugün Ankara’da 210 bin aileye destek oluyoruz. Hiçbirisinin kendi suçu değil. Beceriksiz hükümetlerin şimdiye kadar adil vergi toplamayı, adil gelir dağılımı yapmamasının suçunu bu insanlar ve çocukları çekiyor. Biz de hükümetin bu aaçığını kapatmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de artık her şey mümkün. Ama bu bir işaret fişeğiydi. Herhalde bundan sonra bu tür şeylere kimse cesaret edemeyecek.''