Oyuncu Levent Üzümcü, sanata ve toplumsal alana yönelik iktidar baskısına dikkat çekerek, "Lisede saçlarımız uzunsa, saçlarımızı kesiyorlardı. Böyle bir sistemden gelen insanlar da eleştiriye tahammülü olmayan bir sistem oluşturdular" dedi.

 

Tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü, dün Medyascope’ta Romina Özipekçi’nin hazırlayıp sunduğu Rominight’a konuk oldu. Kendisini ‘joker’ oyuncu olarak tarif eden Üzümcü, yapımcıların kendisiyle çalışamadığını, zira bugünkü sistem içerisinde kendisiyle çalışan yapımcıların işlerinin engellenebileceğini söyledi. 2013 yılında Sosyalist Enternasyonal'de yaptığı konuşmanın ardından ihraç edildiği Şehir Tiyatroları’yla ilgili davanın sürdüğünü anlatan Üzümcü, davanın şu anda Danıştay’da olduğunu, Danıştay’ın kendisi için olumlu bir karar almaması durumunda Anayasa Mahkemesi’ne ve AİHM’e gideceğini açıkladı.

 

 

BARIŞ DİYENİN KAFASINA BİNİYORLAR’

“Birini eleştirmek işi kaybetme nedeni değildir” diyen Üzümcü şunları söyledi: “Anayasa’da fikir hürriyetinden bahsediyorsun, ama sonra ‘benim istediğim fikirleri söylesinler’ diyorsun. Öyle bir tam saha pres var ki, kendi halinde bir öğretmen de bir şey söylese yükleniyorlar. Barış diyenin, kafasına biniyorlar. Lisede saçlarımız uzunsa, saçlarımızı kesiyorlardı. Böyle bir sistemden gelen insanlar da eleştiriye tahammülü olmayan bir sistem oluşturdular.”

‘NECİP FAZIL’IN KUYUYA ATTIĞI TAŞLA UĞRAŞIYORUZ’

Yaşanılan süreci “Ortadoğu’nun içerisinde mutsuz, saldırgan, huysuz birtakım insanlarla uğraşıyoruz” diyerek tarife den Üzümcü, vicdanlılar ve vicdansızlar olmak üzere tek ayrımın olduğunu söyledi. Gezi Parkı eylemlerini ‘vicdanlılar hareketi’ olarak tarif eden Üzümcü, Atatürk’e yönelik gelişen saldırgan tavrı da eleştirdi: “Sanki Mustafa Kemal gelmiş, 1453’te ‘Osmanlı’ya son veriyorum’ demiş de, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş havası yaratıyorlar. Yahu, ölmüştü o imparatorluk. Bu Cumhuriyet’i kuranlar da Osmanlı paşasıydı. En büyük toprak kaybı yapan II. Abdülhamit’in resimlerini asıyorlar. Onu aldılar baş tacı ettiler. Neden? Necip Fazıl, ‘II. Abdülhamit’i anlamak Osmanlı’yı anlamaktır’ dedi, kuyuya taş attı, onla uğraşıyoruz.”