Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkan Yardımcısı Murat AydınAnayasa Mahkemesi'nin Mehmet Altan ve Şahin Alpay için verdiği tahliye kararına yerel mahkemenin direnmesinin yargının giderek kaybolan itibarına ağır bir darbe anlamına geldiğini vurguladı. 
Yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) görev gaspı yaptığını belirterek, tahliye kararını uygulamamasını değerlendiren Aydın, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararların tıpkı tüm diğer mahkemelerin kararları gibi tartışalibilir olduğunu belirtti. Aydın, "Ancak mahkemelerin verdiği kararları eleştirmek başka şey yerine getirmemek başka şeydir. AYM’nin kararını haklı bulsanız da eleştirseniz de; verilen karar kesindir. Yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar ve gereği yerine getirilir. AYM’nin sınırını aştığı, ‘görev gasbı’ yaptığı ileri sürülerek kararının uygulanmaması, yargının giderek kaybolan itibarına ağır bir darbe vurmaktır." dedi. 

'ANAYASAL DEĞERLENDİRME YAPMA YETKİSİ AYM'NİNDİR'
Evrensel gazetesinden Çağrı Sarı'nın sorularını yanıtlayan Aydın, AYM'nin kararına ilişkin hükümetten gelen eleştirileri de şöyle değerlendirdi: 
"Siyasi konumda bulunanlar, olayları siyasi konumlarına göre değerlendirmek imkanına her zaman sahiptir. Sayın Bakanın siyasi bir değerlendirme mi hukuki bir değerlendirme mi yaptığını bilemiyorum. Siyasi değerlendirme yapıyor ise sözleri politik zeminde tartışma ve eleştiri konusu olacaktır. Ancak değerlendirmesi hukuki ise buna katılmak mümkün değil. Zira yargı mercilerinin yaptığı uygulamanın temel hak ve özgürlükler bakımından Anayasal değerlendirmesini yapma yetkisi AYM’nindir. Bu yetki Sayın Bakanın da içinde bulunduğu siyasi iktidar tarafından 2010 yılında yapılan değişiklikle önemli bir reform olduğu söylenerek (Ki bence de öyle) Anayasaya kondu. Ben burada AYM’nin verdiği kararın hukuka uygun olup olmadığı, doğru olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapmıyorum. Zira böyle bir değerlendirmeyi dosyayı ve delilleri görmeden yapmak benim için mümkün değil. Ben verilen kararın bağlayıcı olup olmadığına dair değerlendirme yapıyorum." 

'BÖYLE BİR ORTAMDA NEFES ALINAMAZ'

Aydın, "Bundan sonra ne olacak" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Yaşananın yargısal anlamda bir kaos olduğu ortada. Ancak durum iki kişinin tahliye edilip edilmemesinin ötesine geçti. Söz konusu olan yargı sistemimizin tümü ile etkisiz hale gelmesidir. AYM’nin verdiği kararların bile uygulanmadığı bir ülkede, bir başka mahkemenin politik tartışma yaratacak bir karar vermesi ve verilen kararın uygulanması ihtimali ortadan kalkar.  Bu durum “hukuk devletinin sonu” anlamına gelir. Politik sonuç doğuracak ve siyasi iktidarın olumlu karşılayacağı her karar 'Zaten aksine karar verilemezdi, verilseydi de uygulanmazdı' denilerek baştan hukuksuzluğa mahkum edilir. Böyle bir ortamda hukuk güvenliği var sayılamaz, kişi hak ve özgürlüklerinin teminatının mahkemeler ve hukuk olduğu söylenemez. Böyle bir ortamda nefes alınamaz."