Bu yıl ise sadece 16-23 Temmuz tarihleri arasında, 33 ilde 90’dan fazla orman yangını meydana geldi. Bazı yerler var ki, oralardaki yangınlar ne iktidar tarafından ne de medya tarafından görülüyor. Söz konusu bu yangınların söndürülmesi için ilgili devlet kurumları kılını bile kıpırdatmıyor. Yangınları söndürmek isteyen yurttaşlar kolluk güçleri tarafından engelleniyor. Durumu yerinde gözlemlemek, somut gerçekleri halkla paylaşmak, varsa yanlış bilgi düzeltmek isteyen milletvekillerinin yangın bölgelerine gidişi engelleniyor.
Bu yangınları çıkartanlar, şovenizm zehrine bulanmış dumanlar arkasında, kirli planlarını gizliyorlar. Halklara ve doğaya karşı yürüttükleri savaş ve rant siyasetlerini, ‘güvenlik’ diyerek kitlelere makul göstermeye çalışıyorlar.
Mardin, Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Bingöl, Dersim başta olmak üzere, bölgedeki bir çok ilde ormanlar yakılıyor. Dersim bir aydan fazladır yanıyor. Yangının biri söndürülüyor, diğeri başlıyor. Halk tamamen kendi olanaklarıyla yangınları söndürmeye çalışıyor. Şu ana kadar devlet olanaklarıyla müdahale edilen tek bir yangın bulunmuyor.
Geçtiğimiz hafta Grup Başkan Vekilimiz Ayhan Bilgen ve İdare Amirimiz Mahmut Toğrul dahil 11 vekilden oluşan bir HDP heyeti olarak Dersim’e gittik. Heyetimiz güvenlik gerekçesiyle yangın bölgelerine sokulmadı. Dersim halkı yangınların bizzat güvenlik güçleri tarafından çıkartıldığını ifade ederken, Valilik bu iddiaları ret ediyordu. Heyetimizin amacı, tam da bu nedenle gerçeği yerinde gözlemlemekti. Gerçeğin kamuoyu tarafından bilinmesi, böylece Valilik tarafından engellenmiş oldu.
Bölgede çıkan yangınların esas sebebi askeri operasyonlardır. Halkın demokrasi ve eşitlik taleplerinin şiddetle bastırılmasının sonucu ise hem siyasi hem de ekolojik yıkımdır. Dolayısıyla yok olan sadece ormanlar, ölen sadece canlılar değil, bir bütün olarak halkın ve doğanın geleceğidir. Kürt halkının demokratik talepleri; işçi ve emekçilerin güvenceli iş, güvenceli gelecek ve onurlu bir yaşam mücadelesi, ‘devletin ve sermayenin bekası’ denilerek şiddetle yanıtlandığında, gerçekler karşısında yalan tek siyaset haline gelir. Bugün yaşanan da ne yazık ki budur.
Yangınlar arasında ayrım yapılıyor. ’Kendiliğinden yanıyor’ diyen yetkililer, bir kentteki yangını söndürmeye çalışırken, bir kenttekini söndürene bile izin vermiyorsa, yaşanan tam olarak kasıttır. Buradan iktidara soruyoruz, Dersim’deki ormanlar ‘yerli ve milli’ değil midir? İnsanların, doğanın, yaban hayatının katledilmesi nasıl bir siyasi düşmanlığın sonucudur?
Ormanların yakılmasıyla aynı zamanda madencilik faaliyetlerine de alan açılıyor. Savaş ve rant kol koladır. Orman Genel Müdürlüğü’nün ‘faili meçhul’ dediği bir çok yangın alanı, ya turizm ya da maden şirketlerine peşkeş çekiliyor. Erzincan İliç’te uzun zamandır altın madeni çıkarılıp siyanürle işleniyor. İliç’ten başlayıp Ovacık üzerinden Hozat’a doğru olan ormanlık alanlarda toplam 5 bin metre maden sondajı yapıldığı biliniyor. Şu an İliç’teki maden sahasını genişletmek ve yeni alanlar ortaya çıkarmak için çabalanıyor. Bu nedenle insanlar kırsalda yaşam alanlarından sürülmekle karşı karşıya kalıyor.
Mevcut Anayasa: “Ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz” der.
Demek ki, Dersim’de aynı zamanda anayasal suç işleniyor.
Orman yakmanın hiçbir haklı gerekçesi yoktur, olamaz. Halka ve doğaya karşı işlenen bu suçun her koşulda takipçisi olacağız, suçluların yargılanmasını mutlaka sağlayacağız ve asla affetmeyeceğiz.
HDP Ekoloji Komisyonu adına
Murat Çepni
İzmir Milletvekili