Gülse Birsel'in "Suçlular aramızda" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
.....
IŞİD ve sempatizanları memlekette kol geziyor. Nasıl ki PKK’lı, FETÖ’cü olduklarından şüphe edilenleri ihbar etme çağrısı yapıldıysa, bu potansiyel IŞİDteröristlerini de fark edip yetkililere haber verme zamanı.
Şanlıurfalılar, Gaziantepliler, Hataylılar, etraftaki bazı tiplerin neyin nesi olduğundan gayet emin ve şikâyetçiler mesela. Bazı şeyler göstere göstere geliyor.
Misal, Adıyaman’daki o çay ocağının kimse mi farkında değildi acaba? Adamlar dindar görünüşlü ama asla camiye gitmiyor, çay ocağı ama gündüzleri kimse gelmiyor, akşamları kalabalık toplanıyor, gizli sohbetler dönüyor, içeride IŞİD bayrağı var. Ee?
Üşenmeyin, neme lazım demeyin, bildirin. Demokrasiye aykırı mı? E biraz aykırı tabii. Muhbirlik mi? E biraz öyle.
Öte yandan, sade vatandaş olarak ne bileceksin o hücre evi gibi görünen evde oturan sakallı, cüppeli, dışarı çıkmayan, nereden geldiği ve ne yaptığı belli olmayan, kimseyle göz göze gelmeyen 4 genç adamın cihatçı terörist olmadığını? Belki dindar tüccar, belki savaştan kaçmış gariban, belki o sakalı hipster sakalı niyetine uzattı! Belli mi olur?