Halktv'nin haberine göre Faik Öztrak'ın açıklamaları şu şekilde:
Bundan 32 yıl önce, hain bir suikasta kurban giden, gazeteci Çetin Emeç’i bir kere daha saygı ve rahmetle anıyorum. Yarın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Atamızın ifadesiyle, toplumun bir yarısı yere zincirle bağlıyken, kütlenin tamamı göklere yükselemez.
Rusya-Ukrayna Savaşı
Kadınlara ekonomik ve sosyal hayatta, siyasette Hak ettiği yeri sağlamayan milletlerin ilerlemesi, Hak ettiği refahı yakalaması mümkün değildir. Tüm kadınların bu anlamlı gününü kutluyoruz. Merkez Yönetim Kurulu toplantımız devam ediyor. Toplantımızda, Rusya-Ukrayna savaşını, Yaşanan insani krizi, Savaşın dünya ve ülkemiz ekonomisine etkilerini, Şahsım hükümetinin ekonomiyi yönetememesi nedeniyle, Her geçen gün milletimizi ezen hayat pahalılığını, Ve ekonomide hızla yapılması gerekenleri ele aldık. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin 12. günündeyiz. Ukrayna’da dünyanın gözünün önünde, Büyük bir insanlık dramı yaşanıyor.
Çoğu yaşlı, kadın ve çocuk 1,5 milyondan fazla Ukraynalı Ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bu; bugüne kadar, Avrupa’nın gördüğü en hızlı göç dalgası. Gelen görüntüler yüreklerimizi dağlıyor. Diğer taraftan, Ukrayna’da yaşayan binlerce vatandaşımız, hala savaş bölgesinde.
Ukrayna’ya gönderilen iki askeri kargo uçağımız da, savaş bölgesinde sıkıştı kaldı. Bu çerçevede, genel merkezimizde kurduğumuz kriz masası, Vatandaşlarımızın tahliyelerini, dikkatle takip ediyor. Bu; haksız, hukuksuz ve insanlık dışı bir savaş. Sürgünde Ukrayna Hükümeti kurulması senaryoları konuşuluyor. Savaşın uzama ihtimali artıyor.
Biz bir an önce kalıcı bir ateşkesin ilanını Ve savaşın bir an önce sona erdirilmesini diliyoruz. Türkiye savaşan her iki tarafla da konuşabilen bir ülke… Ama yapılan açıklamalardan, Hükümetin, Mazruf yerine zarfla uğraştığı anlaşılıyor. Önce, “Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları Antalya’da görüşecek” tefrikaları… Sonra, “Erdoğan Putin’le görüştü, görüşecek” haberleri… Yandaş medyada, Kimin, kimle, nerede görüşeceği, Ne yapıldığından, ne yapılacağından daha fazla yer tutuyor. Hiç olmazsa bu defa, Dış politikayı iç siyasete malzeme etmeyin.
Diplomasiyi barışa yardımcı olacak şekilde yönetmeyi becerin. Daha fazla istikrarsızlığa ve itibar kaybına neden olmayın. Değerli Basın Mensupları, Rusya’ya uygulanan yaptırımların, Küresel ekonomiye de ciddi bir maliyeti olacak. Savaş; Enerji, emtia ve başta buğday olmak üzere gıda fiyatlarında Önemli artışlara sebep oldu. Pandemi sonrasında dünyada yaşanan arz güvenliği sorunları, Ve enflasyonist süreç savaş nedeniyle Daha da ağırlaşacak.
Akaryakıta gelen zamlar
Bu savaştan en fazla etkilenen ülkelerden biri de Türkiye. bu iktidar döneminde Rusya ile ilişkilerimizin, Türkiye aleyhine asimetrik bir biçimde gelişmesi, Ve Rusya’ya artan enerji bağımlılığı Bunda önemli bir etken. Diğer yandan iki ülke de, Turizmde en önemli ortaklarımızdan… Tarım ürünleri ticaretimizde de önemli bir yer tutuyorlar. Sadece bu kanallardan Rusya-Ukrayna Savaşının, Türkiye’ye 35-40 milyar dolar bir fatura çıkaracağı öngörülüyor. Bunlar görünen maliyetler… Diğer taraftan, Savaş nedeniyle yeniden 600 puanın üzerine çıkan risk primimizin, Borçlanma maliyetimizi artırması, Bu hesapta yer almıyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline Türkiye, şahsım hükümetinin ülkeyi çok kötü yönetmesi sonucunda, büyük bir buhranda yakalandı. 2014’te başlayan tek kişilik ucube rejime geçiş süreci, demokrasimizi, hukuk devletini, köklü kurumları tahrip etti. Devlette yönetim krizine neden oldu. Şahsım hükümetleri ekonomide de hep işin kolayına kaçtı. Sıcak para pansumanıyla ekonomiyi şişirmeyi, sahte cennet yaratmayı seçti. 2013’te Amerikan Merkez Bankası’nın, eskisi gibi dolar basmayacağını açıklamasının ardından Yanlış büyüme stratejisi de iflas etti. Türkiye dünyada en kırılgan beş ekonomi arasına girdi. 2018’in başında Sarayın Kibirlisi, Londra’da kerameti kendinden menkul “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasını açıkladı. Ama döviz piyasasında işler elden kaçınca ricat etti.
Sarayın kibirlisi ve damadı, Ekonomiyi yönetememeleri sonucunda, Hızla artan döviz ihtiyacını gizleyip, Sahte istikrar havasıyla seçim kazanmak için, Merkez Bankasının kasasındaki milletin 128 milyar dolarını, Merkez Bankası’nın arka kapısından haraç mezat sattılar. Siyasi ikballeri uğruna, Merkez Bankası’nın döviz piyasalarını kontrol için kullanacağı Döviz silahını elinden aldılar. Yine işin ucuzuna kaçtılar. Ekonominin dengelerini alt üst ettiler.
Milletimizin cebini, cüzdanını, tenceresini boşalttılar. En son geçen yıl, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatası tekrar torbadan çıktı. Sonuç; döviz kriziyle uçan kurlar, zirve yapan hayat pahalılığı oldu. Saray yönetememesi sonucunda yarattığı döviz krizini aşmak için, bağıra çağıra yaklaşan Rusya-Ukrayna Savaşı'nı, ve FED’in kesinleşen faiz artırımını dikkate almadan kur korumalı mevduatı getirdi. Bütçenin altına, tahrip gücü 50-60 yıl önce uygulanan DÇM’den çok daha yüksek bir bomba koydu. Bu ay sonunda dolar kuru 14,5 lira olursa, bütçeye 33 milyar TL ek yük gelecek. Faiz sebep enflasyon sonuç diyerek, azdırdıkları enflasyonu kontrol altına alabilmek için akaryakıtta eşel mobil sistemini sıfırlayan Şahsım Hükümeti, şimdi 'Kur Korumalı Mevduat'ın yaratacağı yükü karşılamak için vatandaşın kullandığı benzine, çiftçinin, nakliyecinin kullandığı mazota zam üstüne zam yapıyor. Eşel mobil bugün kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak? Tek bildikleri, fukaranın cebinden alıp zenginin cebine koymak…
Şahsım Hükümeti şimdi, bu faturayı, kendilerinden sonra geleceklere aktarmak için, Yine cin fikir peşinde… Bugün sabaha karşı yayımladıkları bir tebliğle Şirketlerin en az altı ay olan kur korumalı mevduat vadesi Üç aya indirildi. Yetmedi vadesi dolan mevduatların İlk yatırıldıkları gündeki döviz kuru esas alınarak yenilenmesine İmkan getirildi. Belli ki burada da iyice çıkmaza girdiler. Ödemeyi ertelemek için, Yeni tatlandırıcılar teklif ediyorlar.
“Adaletin olmadığı yerde rahmet, Rahmetin olmadığı yerde bereket olmaz” derler. Saray rejimi ülkenin rahmetini de bereketini de kaçırdı. Milleti hayat pahalılığı altında her gün biraz daha eziyorlar. Amerikalı yetkili, “Rusya’ya uyguladığımız yaptırımların amacı, Rusya’daki enflasyonu yükseltmek” demişti. Buradan kendilerine sesleniyorum. Bakın, aldığınız tedbirler Rusya’yı caydırmıyor. Zelensky de bunu söylüyor. Rusya’yı enflasyonla dize mi getirmek istiyorsunuz, Siz bir zahmet Türkiye’ye gelin. Bizdeki Saray’ın kibirlisinin enflasyonu nasıl azdırdığını, Kendi milletini hayat pahalılığına nasıl ezdirdiğini bir inceleyin.
Sonra da ambargo diye Rusya’ya bunu uygulayın. Emin olun, Sarayın bu millete çektirdiğini, Hiç kimse çektirmedi. Atalarımız ne güzel söylemiş, “Ağacın kurdu içinde olur.” Bir ülkede kibirli bir cehalet yönetimdeyse, Başkaca hasıma gerek yok. Bugün gerçekten bu ülkede, Vatandaşın refahına ve geleceğine kastetmiş Bir Saray yönetimi var. Giderayak tencerenin dibini kazımaya uğraşan bir hükümet var. Kastetmedikleri hiçbir şey kalmadı.
Atadan kalma malları sattı, 62 milyar dolarlık özelleştirme yaptı. Yetmedi. Milletin 128 milyar dolarını buharlaştırdı. Yetmedi. Milletin geçmediği köprüyü, tüneli, otoyolu, Uçmadığı havaalanını, Yatmadığı hastaneyi yapan yandaş müteahhide Milletin hazinesinden milyarlarca dolar garanti verdi.
Yetmedi. Bir yönetmelikle, bu ülkenin zeytinliklerini Talan edilmek üzere yandaş madencilerin insafına terk etti. İnsanlar “Zeytinime dokunma” diye bağırırken, Şimdi de ülkenin tarihi, kültürü, zenginliği sit alanlarını da Talana açtı. Bunların gözlerini hırs bürümüş.
Giderayak, “Kazanın dibini sıyırmanın” derdine düşmüşler. Saray sosyetesi için memleket, Yağma Hasan’ın böreği olmuş. Ama bu gözü dönmüşlüğün faturası millete çıkıyor. Arabaya benzin, mazot, gaz koymak lüks oldu. Akaryakıt fiyatları, Dolar inse de çıksa da Her gün artıyor. Doların rekor kırıp 18 liranın üstünü gördüğü 20 Aralık tarihinde Mazotun litresi 11 lira 54 kuruştu. Şimdi dolar 14 lira 30 kuruş, mazot 20 lira. Ama maalesef bunlar iyi günlerimiz, Bu gece ve yarın olağanüstü iki zam daha bekleniyor.
Yarın gelecek zammın, son yıllarda yapılan en yüksek zam olacağı söyleniyor. Bu artışlar sonrasında pompadaki fiyat artışı, Uluslararası petrol fiyatlarındaki artışının 24 puan üstüne çıkacak. Tekrar söylüyorum, saray, kur korumalı mevduatın faturasını vatandaşın sırtına yıkmaktan vazgeçmelidir. Elektrik faturalarına da Cumhuriyet tarihinin en ağır zammını yaptılar.
Enflasyonla mücadele markette sopayla yapılmaz, etiketlerle boğuşarak olmaz. Çözüm tarlada, çözüm üretimde.