Konuşmasında güçler ayrılığı, bağımsız ve tarafsız yargının önemine değinen Yılmaz, tasarıda başkanlar kuruluna ait olan kimi yetkilerin bölge idare mahkeme başkanına ve HSK’ya devredilmesinin hukuki açıdan keyfiliği getireceğini vurguladı.
“Yargı kadroları siyasetin ve cemaatin örgütlenme alanı haline getirildi”
15 yıllık AKP iktidarında AKP ve cemaat yapılanmasının yargıyı içinde bulunduğu bu acıklı hale getirdiğini vurgulayan Yılmaz, “15 yıllık dönemde iktidarın yasama çalışmaları yargıya müdahale olanaklarının altyapısını yaratmıştır. Böylelikle yargıyı siyasallaştırıp, yargıyı iktidarının etkinliğini sağlamak üzere bir araca dönüştürmüştür. Bu müdahale yargıyı tarihinde hiç görülmemiş kadar saygınlıktan uzaklaştırmış, yargıya olan güven yüzde 30 lara kadar inmiştir” dedi.
“AKP’nin hukuki düzenlemeleri ile yargının işleyişi çete mensuplarına teslim edildi”
Yeni ceza kanununda yapılan düzenlemeler, özel görevli mahkemelerin kurulması ve görev alanının genişletilmesi, dava dosyalarına avukatların erişiminin engellenmesi, gizli tanıklık uygulaması, askeri kişilerin görev suçlarından dolayı adli mahkemelerde yargılanması, hakim ve savcılar aleyhine tazminat davası açılmasının engellenmesi, HSYK, Yargıtay, danıştay ve anayasa mahkemesinin yapısının ve seçim yöntemlerinin değiştirilmesi, siyasi kadroların dışardan hakim ve savcı olarak atanmasına olanak sağlanması, adli kolluk yönetmeliğinin değiştirilmesi, sulh ceza hakimliklerinin kurulması gibi hukuksal düzenlemeler ile bu karanlık noktaya gelindiğini söyleyen Yılmaz, “Bu düzenlemelerle yargının işleyişi çete mensuplarına teslim edilmiştir. Yargı süreçleri toplumun adalet beklentisini karşılamak yerine, siyasi amaçlarla operasyonel olarak işletilmiştir. Ulaşılan bu güç yargıyı takiben, ordunun ve tüm bürokrasinin, giderek tüm basının, meslek örgütlerinin ve sivil toplumun denetim altına alınması, korkutulması ve susturulması amacıyla kullanılmıştır” dedi.