GREV HAKKININ HUKUKSAL GÜVENCESİ ORTADAN MI KALKTI?

 

            AKP’nin iktidar olduğu süre boyunca 12 grevi ertelediğini ve bu grev ertelemelerden 60 bine yakın işçinin etkilendiğini vurgulayan CHP’li Yılmaz, “Anayasa Mahkemesi’nin ekonomik gerekçelere dayalı grev ertelemenin yolunu kapatmasına rağmen, Danıştay’ın bu karara uymaması grev hakkının hukuksal güvencesinin ortadan kalktığı anlamına mı gelmektedir? Türkiye’de grev hakkını koruyacak bir hukuksal mekanizma yok mudur? Türkiye OHAL ile AYM kararlarının uygulanmadığı bir döneme mi girmiştir? 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu askıya mı alınmıştır? Aksi halde; bu erteleme kararları hukuk ihlali değil midir?” diye sordu.

 

OHAL EMEKÇİLERE KARŞI MI İLAN EDİLDİ?

 

            Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grev ertelemeleriyle ilgili söylediği “Eski OHAL’leri hatırlayın. Fabrikana giremezdin ya patron olarak. Biz geldik fabrikalarınızın kapısını açtık. Şu anda bu OHAL’de o tür tehditlerle karşımıza gelenler anında yasaların hukukun bize verdiği yetkiyi kullanmamızı kolaylaştırıyor. Öyle ikide bir kalkacak hemen grev bilmem ne, kusura bakma” sözlerini hatırlatan Yılmaz, “OHAL’in gerçekten söylendiği gibi devlete karşı değil, emekçilere karşı ilan edildiği mi göstermektedir?” dedi.

 

Yılmaz önergesinde şu sorulara yer verdi;

 

- Söz konusu grevlerin ertelenme süreleri bitiminde tekrar greve çıkılabilmekte midir? Yoksa basında yer aldığı gibi erteleme kavramı yasak anlamına mı gelmektedir?

 

- Hak ve talepleri konusunda greve çıkma hakları elinden alınan işçiler, söz konusu hak ve talepleri hangi yasal yollarla dile getirmelidir?

 

- İşçilerin haklarını aramalarının milli güvenliği bozucu yanı nedir?

 

 

CHP Milletvekili Necati Yılmaz'ın soru önergesi şöyle ;

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Aşağıda yer alan sorularımın Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

           

                                                                                                      Necati YILMAZ

                                                                                              Ankara Milletvekili

           

            Hükümet 22 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 16 Mayıs 2017 tarihli kararıyla Kristal-İş üyesi 5 bin 600 cam işçisinin grevini henüz başlamadan “milli güvenliği bozucu” olduğu gerekçesiyle ertelemiştir. Kristal-İş üyesi işçilerin ertelenen bu grevi, AKP hükümetleri tarafından yapılan 12. grev ertelemesidir. Yine Kristal-İş Sendikası’nın Şişecam fabrikalarındaki grevleri ise AKP döneminde dördüncü kez ertelenmiştir.

 

            2014 yılında da Şişecam işçilerinin grevini ertelenmiş, Danıştay 10. Dairesi ise sendikanın yürütmeyi durdurma talebini reddetmiştir. Ancak sendika tarafından AYM’ye yapılan bireysel başvuru sonucunda, mahkeme 2014/12166 sayılı kararıyla cam sektöründeki grev ertelemesini hak ihlali saymış ve anayasal hakkın ihlal edildiğine karar vermiştir. AYM kararına göre 2014 Şişecam grev erteleme kararı, demokratik toplum düzeni açısından gerekli ve ölçülü değildir. AYM, hükümet ve Danıştay kararının dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varmış ve böylece ekonomik gerekçelere dayalı grev ertelemenin yolunu kapatmıştır. Ancak hükümet aynı işkolunda, aynı işyerlerinde ve aynı sendika tarafından alınan grev kararını aynı gerekçeyle erteleyerek AYM kararını hiçe saymıştır. Sendika grev ertelemesine karşı bir kez daha Danıştay’a başvurmuş ancak Danıştay hiçbir gerekçe göstermeden hükümetin erteleme kararlarını hukuka uygun bulmuştur.

 

            AKP iktidarı döneminde bu erteleme ve yasaklardan etkilenen toplam 60 bine yakın sendikalı işçi olmuştur. Grev yasağı ve erteleme gerekçesi olarak Milli güvenlik, genel sağlık, ekonomik ve finansal istikrar konuları ileri sürülmüştür. Bu çerçevede;

 

1.      Söz konusu grevlerin ertelenme süreleri bitiminde tekrar greve çıkılabilmekte midir? Yoksa basında yer aldığı gibi erteleme kavramı yasak anlamına mı gelmektedir?

2.      Anayasa Mahkemesi’nin ekonomik gerekçelere dayalı grev ertelemenin yolunu kapatmasına rağmen, Danıştay’ın bu karara uymaması grev hakkının hukuksal güvencesinin ortadan kalktığı anlamına mı gelmektedir? Türkiye’de grev hakkını koruyacak bir hukuksal mekanizma yok mudur? Türkiye OHAL ile AYM kararlarının uygulanmadığı bir döneme mi girmiştir? 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu askıya mı alınmıştır? Aksi halde; bu erteleme kararları hukuk ihlali değil midir?

3.      80’li yıllar sonrasında en çok grev ertelenmesinin iktidar olduğunuz dönemde yaşanması bilinçli siyasal bir tercih midir?

4.      Hak ve talepleri konusunda greve çıkma hakları elinden alınan işçiler, söz konusu hak ve talepleri hangi yasal yollarla dile getirmelidir?

5.      İşçilerin haklarını aramalarının milli güvenliği bozucu yanı nedir?

6.      Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı MÜSİAD toplantısında, “Eski OHAL’leri hatırlayın. Fabrikana giremezdin ya patron olarak. Biz geldik fabrikalarınızın kapısını açtık. Şu anda bu OHAL’de o tür tehditlerle karşımıza gelenler anında yasaların hukukun bize verdiği yetkiyi kullanmamızı kolaylaştırıyor. Öyle ikide bir kalkacak hemen grev bilmem ne, kusura bakma” sözleri OHAL’in gerçekten söylendiği gibi devlete karşı değil, emekçilere karşı ilan edildiği mi göstermektedir?