Hakverdi’nin Cezaevi Ziyaretleri Sonrasında Hazırladığı Rapor Şöyle :
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu olarak; cezaevlerinde incelemeler yapıyoruz. Komisyonumuz, mecliste grubu bulunan partilerin sayısal oranlaması ile oluşmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi adına Enis Berberoğlu ve ben görev yapıyoruz. Gazeteci, milletvekili ve aynı zamanda da mahkum olarak da tecrübeli olan Enis ağabey; Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt komisyonu görevinde bizlere yol gösteriyor.
Kırıkkale F Tipi Cezaevinde Gerçekleştirdiğimiz Ziyaretler Sonrasında Tespit Ettiğimiz Sorunlar;
Görüşmelerimizde, cezaevi yönetiminin önümüze koyduğu listeden, koğuş türüne ve kalan sayısına göre isme bakmaksızın seçimleri tamamen spontane yaptık. Görüştüklerimiz arasında; Ankara Gar Katliamı’nın sanıkları, sol ve sağ örgütlerden yatanlar, Konya’da aynı aileden 7 kişiyi öldürenle; FETÖ’ den hüküm özlü mahkumlarla ve çete üyeliğinden yatanlar ile görüştük.
- Kırıkkale F Tipi cezaevine ziyaretimizden 15 gün öncesinde, tünel kazma girişimi gerçekleşmiş. Tünelin kazma girişiminin nereye kadar ilerlediği ve hangi aşamada fark edildiğini tespit etmemiz mümkün olmadı; ancak şunu da belirtmek gerekir ki F tipi yüksek güvenlikli hapishanelerin tabanı komple beton bloktur ve tünel yolu ile kaçmak mümkün değildir. Mahkumların kaçma girişimi için başlattıkları tünel çalışması sonrası, cezaevi idaresi tarafından bütün koğuş ve hücrelere baskınlar ve yoğun aramalar yapılmış. Yüzden fazla mahkum farklı cezaevlerine sevk edilmiş. Kalan mahkumların tamamının da hücre veya koğuşu apar topar dağıtılarak değiştirilmiş, bir kısım eşyaları da yeni koğuşlarında kişilere teslim edilmemiş. Hatta karşıt görüşlü örgütlerin eline ailesinin telefon ve adres bilgilerinin geçtiğini, bu sebeple aileleri için kaygılandığını beyan eden mahkum da oldu. Yan yana hücrelere konulan mahkumların, birbirlerine tehdit notları yazdıklarına şahit oldum.
- FETÖ davasından hüküm özlü mahkumlar, yalnızca kendi havalandırmalarının telle kaplı olduğundan şikayetçiler. Yalnızca kendi hücrelerindeki arkadaşları ile ayda bir saat spora çıkarıldıklarını söylüyorlar. Bütün mahkumlar, suların çamurlu aktığından şikayetçi. Öğle yemeklerinden memnun olan mahkumlar, akşam yemeklerinden çok şikayetçi olduklarını dile getirdiler.
- Cezaevlerinde 18 aydır açık görüş yapılmıyor, kapalı görüşler de çok sınırlı. Ziyaretçi kısıtlamalarından kaynaklı mahkumlar, “Evladımın 18 aydır kokusunu içime çekemedim” , “Ben içeri düştükten sonra evladım doğdu, kapalı görüşte sarılıp temas kurup oynatmıyorum, telli camın arkasından da iletişim kuramıyoruz, artık uzun yoldan gelmek istemiyor; çünkü baba sevgisi alamadı” , “7 yıldır annemi göremiyorum, yol uzak, para yok sevk de yapmıyorlar ailemin yanına “ serzenişlerinde bulundular.
- IŞİD Terör Örgütü üyeliğinden yargılanarak mahkum olan bir kişi şu ifadelerde bulundu “ Türkiye, Avrupa gibi gösterilip, Orta Doğu Ülkeleri gibi yönetiliyor.”
- Cezaevinde gerçekleştirdiğimiz görüşmede bir mahkum; “ Eşim evimizde kullandığımız ipad şifresini unuttuğu için bana sormuştu. Ben de askeri lisesindeki okul numaram ipad şifresi olabilir, bir dene diye mektupla şifreyi yazdım. Mektup eşime gönderilmeden önce, inceleme komisyonu tarafından okundu ve ipad şifresi olan okul numaramı örgütsel şifre olarak nitelendirdiler. Mektubuma el koydular, bana da ikaz verdiler; oysaki ben sadece bu şifre olabilir, bunları dene dedim. İnceleme komisyonu buna örgütsel şifre dedi” iddialarında bulundu
- Cezaevlerinde telefon hakkı ve görüş hakkı konusunda da sıkıntılar yaşanmaktadır. Mahkumlar “ Haftada 20 dakika telefon görüşme hakkımız var. 10’ar dakikada 2 ayrı numara ile görüşme hakkımız olmasına rağmen; 20 dakika içinde tek seferde bir numara ile görüşmek zorunda bırakılıyoruz” ifadelerinde bulunarak “Annem ve babamın olduğu evi arasam, o hafta eşim ve çocuğumu aratmıyorlar. Zaten açık görüş de yok, yani o hafta annem ve babamı ararsam; eşim ve çocuklarımla; eşim ve çocuklarımı arasam da annem ve babamla görüşemiyorum. Oysa 10 dakika iki ayrı numara arama hakkımız var; ama kullandırmıyorlar” diye şikayetçiler. Telefon hakları hafta sonu da kullanılabilirken, sadece hafta içi mesai saatlerinde kullandırıldığı için; okula giden evladı ile görüşemediğinden şikayet eden çok sayıda mahkum oldu. Kapalı görüş saati bir saat uygulanıyor. Yeni düzenlemede ise 1,5 saate kadar artırıldı; ama o da idarenin tasarrufunda.
- Mahkumlara kelepçeli muayene kural haline gelmiş. Diş hekiminde kelepçe hiç çıkartılmıyor, diğer branş doktorlarının muayenelerinde ise sorumluluk tamamen doktorun insiyatifine bırakılmış, doktorlar da bu sorumluluğu almak istemiyorlar. İnsan onuruna aykırı kelepçeli muayeneyi mahkumlar kabul etmiyor. “Doktora gidebilmek bir dert, muayene olabilmek ayrı bir dert. Bazen revir için başvuruyorum, haftada bir sıram gelene kadar şikayetim anlamsız kalıyor” diyen mahkumlar oldu.
- Yasaklama kararı olmamasına rağmen; mahkumlara verilmeyen gazete ve dergiler var. Mahkumlar, İdarenin bu konudaki keyfi tutumundan şikayetçiler. Cezaevinden cezaevine kitap sınırlaması konusunda farklılıklar söz konusu iken; koğuşların yapısal durumu, koğuşlardaki kalanların sayısı, yangın çıkarma ihtimali gibi gerekçelerle kitap sınırlamasında aynı cezaevi içerisinde bile farklı uygulamalar olabiliyor. Sadece Kur’an-ı Kerim kitap sınırlamasına dahil değil; ama tefsirler sınırlamaya dahil. Bir yazar tefsirini tamamlamadan sınırlama dolmuş oluyor. Başkaca kitaba da müsaade edilmiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı coğrafya kitabının arkasında, sağır ve dilsizler için hazırlanan harita, örgütsel doküman olarak sayılmış ve soruşturma başlatılmış. Ders kitaplarının verilmediğinden ve bazen de sınavdan sonra teslim edildiğinden şikayet eden öğrenci mahkumlar var. Pandemi sürecinin başlaması ile bilgisayar üzerinden derse katılma haklarının dahi verilmediğini söylüyorlar.
- Cezaevinde kendine zarar verme ihtimali olanların, kısa süreli olarak tutulduğu bir oda var, bu odaya “Süngerli Oda” deniyor. Mahkumların bu odada saatlerce elleri ve ayakları kelepçeli bir şekilde tutulduğu ve darp edildiğini dile getiren; hatta darp raporunun olduğunu ileri süren bir mahkumun şikayetlerini dinledik.
- Bir hücreye sabah 8.30’da, akşam 22.05 ve gece yarısından sonra saat 02.30 sularında sık aralıklarla baskınlar yapıldığını ve odalarının darmadağın edildiğini anlattılar.
- Çıplak arama konusunda ise; bazı mahkumlar iç çamaşırının üzerine ameliyat önlüğü verilerek, bazıları ise çırılçıplak arandığını söylediler.
- Mahkumlar, özellikle havuz medyası dışında da kanal izlemek istediklerini dile getirdiler. Bir mahkum, “Eğlence kanalları da eklensin, oyun havaları da olsun, zaten duvarlar üstümüze geliyor.” diye yakındı.
- Bazı mahkumların berbere götürüldüğü, bazı mahkumlara tıraş makinası verildiği, bazılarının da koridorda çöplerin atıldığı yerde tıraş edildiği, bu kötü ayrıma razı olmadıklarını söylediler.
Afyonkarahisar T Tipi Cezaevinde Gerçekleştirdiğimiz Ziyaretler Sonrasında ise Şu Sorunları Tespit Ettik;
- Hukuk fakültesi öğrencisi olan bir mahkum, ders notlarının tarafına verilmediğinden yakındı. Bir diğer üniversite öğrencisi, İstanbul’da bir üniversite kazandığını; ama sınavlara götürülmediğini, okuluna yakın bir cezaevine ücreti ile sevkini istediğini; ancak talebinin karşılanmadığını söyledi. Mahkum öğrenci, gazeteci yazar Emin ÇÖLAŞAN’ a da daha önce bu durumu belirten bir mektup yazmış. Ziyaretimizden iki gün önce, Emin ÇÖLAŞAN’ ın, bu durumu kaleme aldığı köşe yazısını okumuştum. Mahkum öğrenci, mektubunun yayınlandığından dahi haberi yoktu; çünkü bir aydır gazete dağıtım şirketi cezaevine gazete getirmiyor.
- “Kurumlara, hakimliğe, meclise dilekçe gönderiyoruz; ama alındığına dair sayı verilmiyor, dilekçelerimiz cevapsız kalıyor.”
- “İki yıldır açık görüş yapamıyoruz. Kapalı görüşlerimiz sadece 40 dakika veriliyor. 20 dakika telefon hakkımızı tek seferde kullandırıyorlar iki hakkımızı vermiyorlar.” İzmir depreminden sonra, çok sayıda sevk gelmiş. Şu an pandemi gerekçe gösterilerek sevkler yapılmıyor. Açık görüşler yok. Telefon hakkını tek numara için kullandırıyorlar. Mahkumlar içeride yapayalnız, dışarıdan ve ailesinden koparılmış durumdalar.
- “Sayımlarda infaz koruma memurları içeri girmiyor. Sabah ve akşam ayakta ve elbiselerimiz giyinik olarak sayım vermek zorundayız. Şort veya terlik kabul etmiyorlar, bize eziyet yapılıyor” diyorlar. İdare ise, “Pandemi sebebi ile sayımlarda koğuşlara girilmiyor. Mahkumun sağlıklı olup olmadığını ayakta duruşundan anlamak, giyinmelerini ise hayattan kopamamaları için istiyoruz” ifadelerini gerekçe gösteriyor.
- Bir mahkum, “Defterime yazdığım yazılar terör propagandası sayıldı, soruşturma açıldı. İnfaz hekimliğine şikayetim kabul oldu; ama defterimi hala vermiyorlar. Sayfalarca Öykü yazdım, fotokopiye gönderdim ama kaybettiler. Emeklerim gitti. 0.5, 0.7 uçlu kalemler yasak. Kantinden parasını verip yapıştırıcı prit aldım. Arama sırasında memur el koydu, vermedi. Bu durumlar tamamen keyfi.” ifadelerinde bulundu.
- Kişi başı 11 lira 50 kuruş istihkak veriliyor. Her geçen gün artan ürün fiyatları ile bu rakam kuşa dönmüş. Sabahları verilen peynir, uzunca süre verilemiyor.
- İaşe miktarları 01/03/2021 tarihinden itibaren uygulanmak üzere;
- Hükümlü ve tutuklular ile görevi başında bulunan personel için 10,00 TL'den 11,50 TL'ye;
- Ceza infaz kurumlarında barındırılan çocuk hükümlü ve tutuklular için 18,00 TL'den 23,00 TL'ye;
- Kurumda annesiyle birlikte kalan çocuklar ile süt emziren hükümlü ve tutuklu anneler ve hamileler için
18,00 TL'den 23,00 TL'ye yükseltilmiş durumdadır.