Atatürk Kültür Merkezi sanat, mimarlık ve sivil inisiyatiflerin yoğun tepkisi üzerine Kasım 2007’de İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu tarafından 1. grup kültür varlığı olarak tescillenmiş ve yıkımı engellenmiştir.
Rölöve projelerine uygun olarak hazırlanan tamirat ve tadilat projesinin gerçekleştirilmesine ilişkin hususlar TMMOB Mimarlar Odası ile Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin de katılımıyla karara bağlanıp tutanak altına alınmıştır. 2008 senesinde boşaltılan Atatürk Kültür Merkezi ile ilgili, 9 senelik süreçte, önce dönemin Kültür ve Turizm Bakanı “2012 yılında yapılan ihaleyi takiben Mayıs ayında tadilat ve onarım işlemlerine başlanmıştır” demiş, daha sonra restorasyon çalışmaları başlamış ve en son onarımın mümkün olmayacağı iddiasıyla restorasyon durdurulmuştur. Atatürk Kültür Merkezi için alınan koruma kurul kararları hiçe sayılmıştır.
Atatürk Kültür Merkezi, toplumun kültürel yaşamını mekâna yansıtmasından dolayı belge değerine, ilk defa 1969 yılında dünyanın dördüncü büyük sanat merkezi olarak hizmete giren bir yapı olması ile simge değerine, yapıldığı dönemin yapım teknolojileri kullanılarak tasarlanan bir yapı olması ile mimari değerine, Cumhuriyet döneminin ilk modern yapılarından biri olması ile özgünlük değerine sahip olmuştur ve bu değerlere sahip olması ile bir kültür varlığıdır. Özgün bir sivil mimarlık örneği ve yapıldığı dönemi yansıtmasıyla bir sembol olan Atatürk Kültür Merkezi, kültür ve sanat merkezi olarak günümüze kadar gelmiştir. ‘Kentsel sit alanı’ statüsünde bulunmasına rağmen bina atıl, bakımsız ve çürümeye bırakılarak yıkılmaya çalışılmaktadır. Atatürk Kültür Merkezi’nin yerleşkesinin 5.794 metrekareden 35.206 metrekareye çıkartılması ile Taksim Meydanını gölgeleyici, devasa bir beton kütle yığını haline gelecek bir yapının içinde sanattan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Burada önemli olan Atatürk Kültür Merkezi’nin birileri tarafından güzel görünmesi ya da yapının göreceli olarak güzel ya da çirkin olması değildir, Taksim meydanında bunun gibi beton kütle yığınının olmaması gerekliliğidir.
Dönemin yöneticileri Eyfel Kulesini, Louvre Müzesini ya da Özgürlük Anıtını beğenmeyip yerine onu yıkıp yenisini yapmak isteselerdi, o simge eserler bugün ki değerine sahip olabilir miydi?
Atatürk Kültür Merkezi’nin kentsel sit alanı olmasına ve yargı kararı olmasına rağmen restorasyon yapılmayıp da yıkılmaya çalışılmasının sebebi anlaşılamamıştır. Bunun nedeni kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Bu durum koruma mevzuatına aykırıdır ve yargı kararlarını uygulamamak Anayasal bir suçtur.
Taksim Meydanı, Gezi Parkı, Atatürk Kültür Merkezi çağdaş düşünen, araştıran, sorgulayan, sanata duyarlı bir toplum amacına hizmet etmek için planlanmıştır. Sanat ve kültürel değerlerimizin hiçe sayılması, çağdaş insanı ve çağdaş düşünceyi ortadan yok etmek demektir.
Tüm bunların yanı sıra elinizdeki yetkileri kullanarak binayı yıkıp yeni bir bina yaptığınızda binanın adı ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ olarak kalacak mıdır yoksa ATATÜRK ismini kaldıracak mısınız? Eğer Atatürk Kültür Merkezi’nin ismini değiştirirseniz, Cumhuriyet dönemine ve Atatürk’e olan düşmanlık sebebiyle binanın yıkılması ve isminin değiştirilmesi iddiaları gerçekleşmiş olmayacak mıdır?
Bu yapılanlar adında ATATÜRK ya da CUMHURİYET geçen her yapıya yapılan ile aynıdır; kültür yıkımıdır.
Bu ülke Atatürk Cumhuriyeti’dir ve hep öyle kalacaktır!!!