Aydın'ın Bozdoğan ilçesine bağlı Alamut Mahallesi'nde çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Ali Candan, artan maliyetlere ve Akçay Sulama Birliği Başkanlığı tarafından kuru tarım yapmaları için kendilerine gönderilen yazıya tepki gösterdi. Candan, "Kuru tarıma geçildiğinde ben ve hayvancılıkla uğraşanlar kaba yemini nereden karşılayacak? Bize dediklerine bakın, 'ekin' ama 'sulama' diyor. Bir mısırı en az 8 defa sulamamız gerekir, 90 günlük süreçte. Bugün 22 liraya kadar ürettiğim süt fiyatı, kaba yemimiz olmazsa 40-45 lira maliyetlerine kadar çıkar" dedi.

Aydın'ın Bozdoğan ilçesine bağlı Alamut Mahallesi'nde çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Ali Candan ve Ali Uyar, artan maliyetlerden ve kuru tarıma geçilmesi için kendilerine gönderilen yazıdan şikayetçi. 

Candan, hayvancılıkla ilgili yaşadığı sorunları şöyle dile getirdi:

"Ben yaklaşık 10 yıldır hayvancılıkla uğraşıyorum. Babamdan devraldım. Aslında ben edebiyat öğretmeniyim. 3 yıl kadar ücretli öğretmenlik yaptım. Kadro çıkmayınca artık bu işe yöneldik. Bu iş zor da olsa yapmaya gayret gösteriyorum. Bu üretimdeki girdi maliyetleri bizi çok zorlamaya başladı. Ben burayı kuralı yaklaşık 10 yıl oldu. 10 yıl önceki maliyetlerle bugünkü maliyetleri karşılaştırdığımız zaman yüzde bin 500 maliyet artışı var. Aslında o zaman da işlerimiz zordu ama biz bu darboğazı daha çok hissetmeye başladık.

Ben burada 80 baş hayvanla üretim yapmaktayım. Bizim burada günlük 700- 750 litre süt üretimimiz var. Genellikle sağmal inekçilik ve süt üretimi yapıyoruz.  Bizim ürettiğimiz 750 litre süt dışında, günlük 1- 1,5 ton süt verenler de var. Bizim bu sütleri kendi değerlendirme şansımız yok. Ne kadar yoğurt, peynir yapabiliriz ki? Bunları süt alıcılarına toptan şekliyle veriyoruz. Bizlerin ürettiği sütteki maliyetler artık kurtarmıyor. Ulusal Süt Konseyi'nin açıkladığı bir fiyat var 1 Ocak 2025'ten itibaren 17,15 lira olarak. Biz bu fiyatları hiçbir zaman göremiyoruz. Konsey bu fiyatı açıklıyor fakat bunu uygulayan hiç kimse yok. 17 liraya süt satan, yani soğuk süt satan vardır ama bu da oranlamaya geldiği zaman yüzde 2 veya yüzde 3'tür. 

"Maliyetler artık sırtımıza bindi, artık biz çöküyoruz"

Ben diyorum ki, çiftçinin satacağı süt fiyatını belirleyen kurumdan üç kişi buraya gelsin, beraber bir gün boyunca inek sağalım. Temizlik yapalım, tarlaya gidelim. Bizim çektiğimiz eziyeti görsünler. Ondan sonra otursunlar, tekrar karar versinler. Desinler ki, 'Artık bunlar bu iş gerçekten zor.' Zor da olsa biz bu işleri severek yapıyoruz. Maliyetler artık belimizi feci şekilde bükmeye başladı. Şu anda sütü 15,5 liraya, 16 liraya satan da var. 16,5 lira veren de var. Fakat Süt Konseyi'nin verdiği fiyatı şu anda veren bir toptancı yok.

Şu anda bir torba yem 780 lira. Bir litre mazot 47 lira. Bir kilo saman 3 lira. Bir kilo yoncanın maliyeti 6 lira ile 7 lira arasında değişiyor. Maliyete döktüğümüz zaman, bir kilo süt alabilmemiz için 22 ile 25 lira arasında bir maliyet ortaya çıkıyor. Fakat sattığımız fiyat 16 lira, 16,5 lira. Bu nereye gider bilmiyoruz. Kendi açımdan söylüyorum, hayvanlarımı kestirip, tabiri caizse parasını bankaya atıp faizle bekletmeye gider. Biz istiyoruz ki bize sahip çıksınlar, biz üretiriz. Bu ülkenin çiftçisi çalışkandır, üretir. Her şekilde üretir, öyle veya böyle. Maliyetler artık sırtımıza bindi, artık biz çöküyoruz. Dizimizin bağı çözülmek üzere. Ben neredeyse bu işten sıkıldım, bıktım diyebilirim. Bunun nedeni, sürekli hesap kitap yapıyoruz ama ay sonu tutmuyor.

"Kuru tarıma geçildiğinde hayvancılıkla uğraşanlar kaba yemi nereden karşılayacak"

Sulama birliklerinden bize şöyle bir haber geldi. Delillere göre Aydın bölgesinde yüzde 50 kuru tarım yapılacak. Böyle bir emir gelmiş. İki sudan başka üreticilere su verilmeyecek. 15 gün sonra mısır ekimleri başlıyor. Giderim, beraber mısırı ekelim, iki defa sulayalım, bakalım o zaman mısır ne olacak. Birincisi, ben ve hayvancılıkla uğraşanlar kaba yemini nereden karşılayacak? Bize dediklerine bakın, 'ekin' ama 'sulama' diyor. Bir mısırı en az 8 defa sulamamız gerekir, 90 günlük süreçte. Bugün 22 liraya kadar ürettiğim süt fiyatı, kaba yemimiz olmazsa 40-45 lira maliyetlerine kadar çıkar."

"Bizler ayakta değiliz, ayakta durmaya çalışıyoruz"

Bozdoğan Alamut Mahallesi'nde çiftçilikle uğraşan Ali Uyar ise şunları ifade etti:

"Hayvancılık, eskiden iklim şartları da uygun olduğu zaman, girdileri az olduğu zaman, 3 tane hayvan dört nüfuslu bir aileye bakıyordu. Şimdi öyle bir zaman geldi ki, 15 tane hayvan 4 nüfuslu bir aileye bakmıyor. Buna neden olarak girdiler çok fazla. Girdiler fazla fakat sütün çıkış fiyatı düşük olduğu için para kazanamıyoruz. Böyle olunca herkes hayvancılığı terk etti. Üç beş tane hayrına olan bıraktı, çünkü ayakta duramıyor. Bizler ayakta değiliz, ayakta durmaya çalışıyoruz. Öyle bir girdilerimiz var ki, gübre fiyatı, mazot fiyatı, işgücü fiyatı, yem fiyatı... Bunun karşılığında ürettiğinin de hesapta girdisini çıksın, toparlarsan bir kar marjı olması lazım. Şimdi ekside de olsa biz bu işi sürdürmeye çalışıyoruz. Hep bir umutla çalışıyoruz. Çiftçinin 40 yıl umudu varmış, hiç tükenmezmiş. İklim şartları da çok kötüleşti. Bu hayvanların yemlerini, yiyeceklerini, gıdalarını üretebilmemiz için havanın düzgün gitmesi lazım, suyumuz olması lazım. Bunlar da olmayınca biz bu maliyetlerin altına kalkamıyoruz. Hayvancılık nesilden nesile aktarılıyordu. Artık bir arkadan gelen nesille tavsiye edilecek bir iş değil.

Hayvan üretiminde rasyonlarında saman lazım, hasıl ot lazım, yonca ot lazım, mısır silajı lazım. Bunları yapabilmemiz için de sulu tarım lazım. Sulu tarım için de su lazım. Bizim bulunduğumuz bu bölgede Kemer Barajı denilen bir barajımız var. Buradan Söke Ovası'na kadar olan kısmı Kemer Barajı sulamayı karşılıyor. İklim şartlarında barajda su olmayınca, valilik bir karar almış: 'Nisan ayına giriyoruz, artık su verilmeyecek herkes kuru tarıma geçsin'. Nasıl olacak? Biz bu hayvanlara nasıl bakacağız? Bu saatten sonra kuru tarıma nasıl geçeceğim?"