Yurttaş Birlikteliği’nden Çağrı: “Sandıktan Uzaklaştırılmak İstenen İçin Sandığa Gidelim”

Yurttaş Birlikteliği adına konuşan Şenal Sarıhan, Ekrem İmamoğlu’na yönelik gözaltı ve diploma iptali işlemlerinin siyasi amaçlı olduğunu savunarak, 23 Mart’taki ön seçimde İmamoğlu’na destek verilmesinin bir demokrasi görevi olduğunu söyledi.

GÜNDEM - 22-03-2025 13:57

Yurttaş Birlikteliği Grup Sözcüsü Şenal Sarıhan, "Halkımız haklarını yitirmemenin en büyük güvencesi kendi gücü olduğunun bilincindedir. Bu bilinçle Yurttaş Birlikteliği olarak 23 Mart günü parti üyesi olalım ya da olmayalım, susturulmak ve sandıktan uzaklaştırılmak istenen Sayın İmamoğlu için oy kullanalım. Bu zorunlu bir demokrasi görevidir" dedi.

Çeşitli sivil toplum örgütü, sendika, dernek, konfederasyon ve platformun bir araya gelerek oluşturduğu Yurttaş Birlikteliği, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması ve CHP’nin yarın yapacağı ön seçime ilişkin açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan Grup Sözcüsü Avukat Şenal Sarıhan, şunları söyledi:

"Bugün Türkiye halkı, doğrudan kendisine yöneltilmiş ağır bir tehditle karşı karşıya. En temel insan haklarından olan seçme ve seçilme hakkımız fiilen ortadan kaldırılıyor. Muhalefetin yerel seçimlerde gösterdiği başarı, iktidarın sahip olduğu olanaklarla zayıflatılmaya çalışılıyor. 31 Ekim 2024 tarihinde CHP’li  Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasının  ardından, 4 Kasım 2024 de Güneydoğu’da DEM Partili belediye başkanları görevden alınmalarına uzanan ve son olarak da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve kimi ilçe belediye başkanlarına yönelen gözaltı ve soruşturmalar ihlaller zincirini artırıyor.

Muhalefeti yargı yolu ile etkisiz bırakma girişiminin son halkasını, Sayın İmamaoğlu’nun önce diplomasının iptali, hemen ardından gözaltı işlemi oluşturdu.. CHP’nin, en geç 2028 de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi için ön seçim kararı almasından sonra, Sayın İmamoğlu’nun 10 gün boyunca gerçekleştirdiği mitinglere geniş kitlelerin katılımı, iktidarı ürküttü. Halk bir erken seçim ve yeni bir yönetim istiyordu. Aday adayı coşkulu konuşmaları ile güçlü bir rüzgar estirmişti. Bugün yapılan gözaltı işlemi, bu rüzgarı kırdırmayı amaçlamaktadır. Ancak, gözaltına halkın gösterdiği tepki, bu işlemin bir önlem olamadığını, aksine halkın kendi oylarına ve iradesine sahip çıkmada kararlı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

"İşlemde siyasi amaç olduğu hepimizce bilinen bir gerçektir"

İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu tarafından verilen diploma işleminin iptali kararı, hukuk insanlarınca açık bir yetki gasbı ve hukuk güvenliğinin ihlali olarak nitelendirilmektedir. İşlemde siyasi amaç olduğu hepimizce bilinen bir gerçektir. Bu kararın hemen ertesi günü, Sayın İmamoğlu’nun, sabahın erken saatlerinde evi aranarak gözaltına alınması ve ardından ortaya atılan suç iddiaları,  Avrupa basınında ‘İktidar, yargıyı kullanarak, muhalefeti bastırmak istiyor’ biçiminde yorumlandı. İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Asya Direktörü ‘Yüzbinlerce insanın, yerel yönetimlerde kendilerini temsil etsinler diye seçtikleri temsilcilerinin  hükümet tarafından görevden alınması ve onların yerine hükümetin istediği kişilerin alınması demokratik süreci sekteye uğrattığı gibi özgür ve adil seçim hakkını ihlal ediyor’ açıklamasını yaptı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Birliği de benzer açıklamalar yaparak, iktidarı hukuka uygun davranmaya davet ediyor.

İktidar, hangi hukuka uygun davranmalı? İnsan haklarına dayalı hukukun mu yoksa üstünlerin hukukunun mu yanında durmalı. Bugün yaşananlar, bu sorunun yanıtının ne olduğunu bize açıkça gösteriyor. Gözaltı işlemlerinin hemen ardından İstanbul’da 4 gün süreyle gösteri yasağı getirilmesi, Ankara’da Tandoğan ve benzeri olası toplantı mekanlarının ulaşıma kapatılması idarenin yapılan işlemlere gelecek tepkileri engellemeyi amaçladığı kadar, hukuksuzluğun kendilerince de açıkça bilindiğine işaret ediyor.

 "Totaliter bir yapıya doğru yönelişinin işaretlerini veriyor"

Yasaklar ve hukuka aykırı uygulamalar, halkın tepkisini engellemiyor. Özellikle yıllar sonra yeniden Taksim-Gezi  Parkı soruşturmalarına da başlanmış olması, uzun zamandır sessiz duran üniversite öğrencilerinin yoğun tepkisi ile yanıtlanıyor. Türkiye’nin her yerinde halk yığın yığın mitingler ve gösterilerle ses yükseltiyor. Gece yürüyüşleri düzenleniyor. Haksız ve hukuksuz yasak, doğrudan demokrasiyi ve bugüne dek kazanılmış haklarımızı ihlal ediyor. Seçme ve seçilme hakkının, hukuk güvenliğinin yok edilmesi, oylarımızla kendilerine yönetme yetkisi verdiğimiz insanların üretilmiş iddialarla görevlerinden alınmaları, dahası tutuklanmaları ve cezaevlerine kapatılmaları, özünde, halkın cezaevlerine kapatılması anlamına geliyor. Son iki gündür ise iktidar, tepkilerini alanlarda gösteren halkın üzerine TOMA’lar tazyikli sular ve biber gazlarıyla giderek otoriter  çizgiden totaliter bir yapıya doğru yönelişinin işaretlerini veriyor.  

Sayın İmamoğlu, gözaltına alınırken ‘kendimi milletime emanet ediyorum’ diyordu. Millet,Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Abaza’sı, Laz’ı ile Cumhuriyeti yaratan ve kuran halktır. Halkımız haklarını yitirmemenin en büyük güvencesi kendi gücü olduğunun bilincindedir. Bu bilinçle yurttaş birlikteliği olarak 23. Mart günü parti üyesi olalım ya da olmayalım, susturulmak ve sandıktan uzaklaştırılmak istenen Sayın İmamoğlu için oy kullanalım. Bu zorunlu bir demokrasi görevidir."

Günün Diğer Haberleri