Sosyal Hizmet Federasyonu Kurucu Başkanı Yılma Gümüş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na KPSS olmadan mülakatla en az ortaokul mezunlarından sosyal hizmet personeli alımına tepki gösterdi. Kararın iptali için Danıştay’a başvurduklarını belirten Gümüş, "KPSS’ye girerek atama bekleyen adaylar varken, hiçbir objektif kriter olmadan ek derslilerin kadroya geçirilmesi liyakati ihlal etmektedir” dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na KPSS olmadan mülakatla en az ortaokul mezunlarından sosyal hizmet personeli alımına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı, 27 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlandı.
Sosyal Hizmet Federasyonu (SHF) Kurucu Başkanı Yılma Gümüş, işe alımların KPSS şartı aranmadan sadece sözlü mülakatla yapılmasına tepki gösterdi. Hazırlanan takvime göre 7 Mart'ta başlayan mülakatların 14 Mart'ta sonuçlanacağını belirten Gümüş, sürecin 'oldu bitti'ye getirildiğini söyledi. Gümüş, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi:
"Yayınlanan karara göre, sosyal hizmet teamüllerine aykırı bir şekilde yeni bir unvan oluşturuluyor ve ismine ‘sosyal hizmet personeli’ deniliyor. İşin acı verici kısmı ise eğitim seviyesi şartı lisans derecesinden ortaöğretime düşürülüyor.
Buradaki konu ortaöğretim mezunlarını tahkir ya da tecrit etmek değildir. Bakanlığımızda çalışma gösteren ve kendisini yetiştirmiş ilgili meslek liselerinden mezun olan çok fazla meslek elemanı vardır. Fakat o kişiler işe alınırken hangi işi yapacağı kesin bir şekilde belirtilerek alınmıştır. Bizim bahsettiğimiz sorun ise sosyal hizmet personeli olarak kadroyu genelleyip hiçbir kıstas belirtmeden toplu bir istisnai kadro açılmasıdır. Diğer en büyük sorunumuz ise, Karar’da bahsi geçen personel alım usulleridir.
"Kamuya personel alınıyor ve KPSS şartı aranmıyor"
Maddede şöyle diyor: Sosyal hizmet personeli unvanlı pozisyonlara anılan Bakanlık tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre yapılacak yazılı veya sözlü sınav sonuçlarına göre atama yapılır. Kamuya personel alınıyor ve KPSS şartı aranmıyor. Şartlar nedir peki? Temelde tek bir şart var: 1 Ocak 2025 yılı itibariyle kurumda ek dersli olarak çalışıyor olmak yeterli. Usule baktığımızda ise il müdürlüğünce kurulacak komisyon tarafından sözlü mülakat yapılacağını görüyoruz.
Normal şartlarda personel alım çağrısı 15 gün önceden duyurulması gerekirken, ilgili düzenlemeyle bu şart da ortadan kaldırılıyor. Adeta yangından mal kaçırırcasına süreç, oldu bittiye getirilmek isteniyor. 26 Şubat Çarşamba günü Cumhurbaşkanı kararıyla ortaöğretim mezunlarını da kapsayan sosyal hizmet personeli isimli yeni bir unvan oluşturuluyor. Bu karar 1 gün sonra, 27 Şubat Perşembe günü Resmi Gazete’de yayımlanıyor. Yine bir gün sonra, 28 Şubat Cuma günü personel genel müdürü imzasıyla ivedi notuyla il müdürlüklerine yazı gönderiliyor.
"Süreç neresinden tutsanız elinizde kalıyor"
Peki illere gönderilen bu yazıda ön görülen sınav takvimi nasıl işliyor? Hafta sonu girmesinden kaynaklı hemen ilk iş günü 3 Mart Pazartesi’den 4 Mart Salı’ya kadar il müdürlüğüne belge teslimi, karardan 3 gün sonra, 6 Mart Çarşamba ve 7 Mart Perşembe günleri il müdürlüğünce sözlü sınavın yani mülakatın yapılması, aradan geçen 1 iş günü sonrası 10 Mart Pazartesi günü il müdürlüğünce mülakat sonuçlarının açıklanması, ardından da 3 gün itiraz süresi verilmiş ancak onda dahi sonuçların açıklandığı günü de sayıp 12 Mart’a kadar demişler. Onu da yine mülakatı yapan il müdürlüğüne yapacaksınız denilmiş. Tüm bunların ardından 2 gün sonra da kesin sonuçları il müdürlüğü açıklayacak denilmiş.
“Süreç neresinden tutsanız elinizde kalıyor”
Ayrıca sayın personel genel müdürünün belirttiği gibi madem bu kadar ivedi bir atama ihtiyacı vardı, neden yıllardır istihdam çağrılarımız cevapsız kaldı?
KPSS’ye girerek atama bekleyen adaylar varken, hiçbir objektif kriter olmadan ek derslilerin kadroya geçirilmesi liyakati ihlal etmektedir. Bu uygulama, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ihlalidir: Kamuya personel alımında KPSS zorunluluğu ve ilgili meslek gruplarına uygunluk esastır. Bu atamalar, 657 sayılı kanunun öngördüğü sistemin dışındadır.
"Atamaların hızlıca tamamlanması; itiraz edilmesini zorlaştırmak amacı taşıyor"
Normal şartlarda kamu atamaları, ilan edilmesinden sonuçlandırılmasına kadar 3-4 ay sürerken, alınan kararla yapılan atamalar; olağan dışı bir hızla, yaklaşık 1 haftada tamamlanmak isteniyor. Bu durum, sürecin şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürütülmediğini gösteriyor. Atamaların hızlıca tamamlanması; itiraz edilmesini zorlaştırmak ve hukuksuzluğun yargıya taşınmasını engellemek amacı taşıyor. Bu da adaletin gecikmesi, adaletin yok edilmesi anlamına gelir. İdari işlemlerde hukuka uygunluk ve denetlenebilirlik esastır. Ancak bu süreç, itiraz yolları bilinçli şekilde kapatılarak yürütülmüştür.
Bizler, Sayın Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş hanımefendiyle istişare yapabilmek için 6 Mart 2025 tarihinde randevu talebinde bulunduk. Umuyoruz ki, Sayın Bakanımızdan olumlu yanıt gelir ve süreç hakkındaki düşüncelerimizi aktarabilir, gerekli çözüm yöntemlerini üretebiliriz.
Geçmişte benzer şekilde hukuka aykırı olarak hızlandırılan ve denetime kapatılan atamaların iptal edildiğini biliyoruz. Sosyal Hizmet Federasyonu olarak Cumhurbaşkanı kararının iptali ve yürütmeyi durdurma istemiyle Danıştay’a başvuruda bulunduk. Başından itibaren bu sürecin takipçisiyiz, sonuna kadar da takipçisi olacağız.”