Müderrisoğlu, "Devletin üniversitesini, devlete ve millete karşı duruşun karargâhı haline getirmeyi marifet gibi sunuyorlar. On binlerce gencin, onlara emek veren ailelerin umutları ile oynuyorlar. Kurumların da ruhu vardır. O ruh, geleneklerle yaşatılır. Lakin yazılı olmayan kuralların sürdürülebilirliği büyük sınamalara, doğru tercihlere ve çağın gereklerine uyuma bağlıdır." görüşünü savundu.
Müderrisoğlu yazısında, "Bir diğer husus da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin etkinliğini artıracak ince ayar gerektiren konularla ilgilidir. Örneğin rektör adaylarının seçimi, YÖK tarafından evrensel örneklerle şekillenmiş daha güçlü kriterlere bağlanırsa, Cumhurbaşkanını ve Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmayı görev (!) edinmiş pek çok çevrenin hevesi kursağında kalabilir. Zira ara mekanizma ve ölçütler, bu tür dalgaların doğrudan Külliye kıyılarına vurmasını önler veya dalga boyunu düşürür" ifadesini kullandı.