Muharrem İnce'den CHP'ye dönerim mesajı!

T24'ten Cansu Çamlıbel, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile bir röportaj yaptı. İnce, CHP'de tüzük değişikliği olursa geri dönüş sinyali verdi.

SİYASET - 04-09-2023 10:37

İşte T24'te Cansu Çamlıbel'in Muharrem İnce ile yaptığı o röportajın ilgili bölümü:

"Önce 'Yüzde 60 ile kazanıyoruz, çekil' diyenler konuşsun istedim"
- Seçimlerden sonra üç ay süren sessizliğinizi geçen hafta ilk kez bozdunuz, kuvvetli de bir çıkış yaptınız. "İlke ittifakı" önerinize geleceğim. Ancak öncelikle neden bu kadar uzun süre sessiz kaldığınızı sormak istiyorum. Malum, sizi yıprattığı çok belli olan bir sürecin ardından cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiniz ve kırgınlığınıza rağmen neden hemen seçimin ardından çıkıp konuşmadınız? 

Yoğun bir seçim çalışmasından sonra bir süre dinlendiğim doğrudur. Her zaman sahnede olamazsınız, bu süre zarfında da hem sosyal medyada hem yazılı basında görüşlerimi paylaştım. Ama anlaşılan bizi daha fazla görmek ve dinlemek isteyen bir kitle var ki bu sürede çok fazla görünmememizi bir çeşit inziva ya da oruç gibi algılamışlar. Öyle bir durum yok tabi. "Yüzde 60 ile kazanıyoruz, çekilin" diyenler vardı, "Kola kutusu bile koysak kazanız" diyenler vardı. "Bu son seçim, alıyoruz, sen engel oluyorsun Muharrem İnce. Önümüzdeki engel sensin" diye bas bas bağıran gazeteciler vardı, sanatçılar vardı, siyasetçiler vardı. Bir hayal dünyasında geziyorlardı. Ben bunun bir hayal olduğunu biliyordum. Bunu öngörüyordum. Çünkü her seçimde "Bu son seçim" deniyor. 20 yıldır aynı numara. Ben önce bunları söyleyenler bir konuşsun istedim. Onun için de bir süre bekledim. Bakın bugünlerde görüyorsunuz Fatih Altaylı mesela… Pek çok kişi "Muharrem İnce haklıymış" diyorlar. Görüyorum bunları. 

"Tencere iktidarı yıkmadı, çünkü güvenlik öne geçti"
- Daha önce sizi eleştirenler şimdi Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiriyor. Sizinle benzer bir noktaya geldiler ve siz artık konuşabilirsiniz, öyle mi? 

Geldiniz ama iş işten geçti. Bugün "Muharrem İnce haklıymış" diyeceklerine keşke o zaman "Muharrem İnce haklıymış" deselerdi. Yani ben deneyimli bir siyasetçiyim. Görüyorum ben durumu. Yüzde 60 ile kazanmaktan bahsediyorlardı. Oysa ben sokağa çıktığımda bunun böyle olmadığını görüyordum. Bir de şunu unutmayınız bakın; "Tencere iktidarları yıkar" ilk kez çalışmadı. Neden tencere iktidarı yıkmadı? Çünkü güvenlik tencerenin de önüne geçer. Çünkü bu topraklar 1000 yıldır Haçlıları, Bizanslıları, Rusları, Yunanlıları, Fransızları, İngilizleri, İtalyanları görmüş.

- Bugün Türkiye'de ekonomik sorunların önüne geçen ne tür bir güvenlik sorunu var?

"Suçlu suçsuz ayırmaksızın KHK'lıların tümünü alacağım" dersen, FETÖ ile yakın işbirliğine girersen, HDP ile yaptığın pazarlığın ne olduğu bilinmezse, Rusya-Ukrayna savaşında açık olarak Ukrayna'dan yana tavır koyarsan, bütün bunlar insanların kafasında soru işareti yaratır. 

"Beni dinleselerdi seçimi kazanmışlardı"
- Bu konular elbette önemli ama sandığa gittiklerinde oy atarken halkın önceliği bunlar mı olmuştur hakikaten? Araştırmaların çoğu Türkiye'de halkın önemli bir çoğunluğu için birincil güvenlik kaygısının ülkedeki sığınmacılar olduğuna işaret ediyor. Sığınmacılar meselesinin kontrolden çıkmasının sebebi AKP iktidarlarının son 10 yıldaki politikaları değil midir? Tencerenin önüne güvenlik kaygıları konulduysa, neden halk öncelikli güvenlik sorununu yaratan iktidarın devamı için oy kullandı? 

Bu konuda Altılı Masa içerisinde herkes aynı şeyi söylemedi ki. Biri "göndermeyeceğiz" dedi, öteki "göndereceğiz" dedi. Biri "Anayasanın ilk dört maddesini tartışacağız" dedi, öbürü "tartışmayız" dedi. Biri "kamulaştıracağız" dedi, öteki "özelleştireceğiz" dedi. Kafa karışıklığı yarattığınız zaman bunun içinden çıkamazsınız. Kafa karışıklığı, o çok seslilik aslında insanlara güven vermez. Bakın, ben şöyle bir şey önermiştim, "Yedi cumhurbaşkanı yardımcısı olmaz. Bu doğru değil. Bir tek cumhurbaşkanı yardımcısı olsun, o da Meral Akşener olsun. Çünkü İYİ Parti muhalefetteki en büyük ikinci parti. Ben hiçbir şey istemiyorum. Cumhurbaşkanı yardımcılığı da istemiyorum, bakanlık da istemiyorum, size destek vereceğim." Bunlar beni dinlemiş olsalardı bugün seçimi kazanmışlardı.

- Peki siz o açıklamaları yapmadan önce ya da yaptıktan sonra Meral Hanım'la bir görüşmeniz olmuş muydu? Şunun için soruyorum: Meral Hanım'ın masadan kalktığı Mart krizinden önce tek cumhurbaşkanlığı yardımcılığının ona verilmesine dönük bir pazarlık döndüğü konuşuluyordu. 

Hayır, kendisiyle görüşmem olmadı. Ben başka bir şey söylüyorum. Tamam, seçim kaybedildi. Fakat yapılan yanlışlardan birisinin doğuracağı bir büyük hata daha olacak yakında. Bol keseden verilen milletvekillikleri var ya… CHP'nin o 39 milletvekilini o partilere vermesinin nasıl büyük bir yanlış olduğunu bütün toplum görecek. Olası bir anayasa değişikliği teklifinde, tartışmalı yasalarda görecekler. 
"Değişim açıklamalarının hep bir arka plan hesabı var, siyaset ikircikli tavir sevmez" 
- Twitter'da bir mesaj yayınladınız ve şunu dediniz: "Kemal Kılıçdaroğlu'na rakip olma cesareti gösteremeyen değişimciler, Tayyip Erdoğan'ı değiştiremez. Erdoğan'ı ben göndereceğim!" Sizce kimse kurultayda Kılıçdaroğlu'na karşı rakip olma cesareti gösteremeyecek mi? 

Değişim isteğini anlarım fakat bu değişim kişilerin değişmesinden ibaretse, yeni gelen kişi de çok kısa sürede "eski" olacaktır. Yani yeninin eskimesi kolaylaşacaktır. Değişimden kasıt zihniyet değişimi ise, tüzük değişimi ise bunu anlamlı bulurum. Fakat değişim isteyen arkadaşlardan şöyle bir şey duymadım ben; Partinin genel başkanını üyeler seçsin, partinin cumhurbaşkanı adayını üyeler seçsin, milletvekilleri,ön seçimde gelsin. Böyle bir şey duymadım. "Sen git, ben geleyim." Bu değişim değil ki! Siyaset bir cesaret işidir. Eğer bir değişim talebiniz varsa, köklü bir değişiklik talebinde bulunacaksınız, genel başkanı üyeler seçecek, cumhurbaşkanı adayını üyeler seçecek, milletvekillerini üyeler seçecek. Kendi partinizde demokrasi istemeden, Türkiye'de demokrasi isteyemezsiniz. Mesela Memleket Partisi'nde öyle, üyeler seçiyor Genel Başkanı. Ha bugün için üye sayımız az olabilir ama bu bir duruştur. Biz bunu savunuyoruz.

Siyaset kapalı kapılar ardında yapılan planlarla hesaplarla yapılmaz. Cesaret işidir. İkircikli tavırları seçmen sevmez, net duruşu sever. Yapılan açıklamalara bakıyorsunuz sürekli bir arka plan hesabı var, "onu istersem bu elimden gider" düşüncesi ile bir ileri iki geri adımlar, söylemler. Siyaset bu kadar hesabı kitabı pazarlığı kaldırmaz. Sizce Kılıçdaroğlu'na karşı aday olmak cesaret isteyen bir şey midir? Hem de şimdi?

"Tüzük değişikliği olursa orası Memleket Partisi'ne benzer zaten, o zaman geri dönüş neden olmasın?" 
- Tüzüğün değiştiği ve üyelerin karar süreçlerinde etkili olduğu bir CHP senaryosu sizin için "CHP'ye dönüş senaryosu" olabilir mi? 

Ülkenin siyasetini CHP içindeki çekişmelere hapsedersek bir yere varamayız. "Ülkemiz için ne yapmalı?" sorusunun cevabını iyi niyetli herkesle aramaya çalışacağız. "Ülkede ne olursa benim için en iyisi olur?"un cevabını değil "Ülke için neyin en iyi olduğu?"nun cevabını arayacağız. Bu arayışın sonunda siyasetten çekilmem gerektiğini görürsem çekilirim ya da aklınıza gelen herhangi başka bir fedakârlık için tereddüt etmem.

- CHP'de bahsettiğiniz türde bir değişim olursa dönebilirsiniz yani…. 

Neden olmasın? O zaman orası Memleket Partisi'ne benzer zaten. Ben niye ayrılayım oradan?

- O tür bir senaryoda Memleket Partisi'ndeki sizinle beraber yola çıkmış arkadaşlarınız da CHP'ye gelir mi? 

Memleket Partisi ülkenin en demokrat partisidir. Her türlü kararı üyelerine sorar kurullarında kararlarını alır. Türkiye'deki bir gazeteci olduğunuz için sorunuzu yadırgamıyorum çünkü siz de herkes gibi parti genel başkanlarının tek başlarına partileri adına her türlü kararı almalarını doğal karşılıyorsunuz. CHP'de gerçek bir dönüşüm olursa CHP, Memleket Partisi olmuş olur. Genel Başkanı üyeler seçiyor, cumhurbaşkanı adayını üyeler seçiyor. Partide demokrasi var. Niye gelmesinler? O zaman gerek yok ki yeni bir parti kurmaya.
 

Günün Diğer Haberleri