İzmir’in Çernobil’i Gaziemir’deki Radyoaktif Atıklar Torbalı’ya Döküldü!

İzmir’in Gaziemir ilçesindeki eski kurşun fabrikasında bulunan radyoaktif atıkların, Torbalı’nın Yoğurtçular Mahallesi’ne izinsiz dökülmesine çevre örgütleri ve hukukçular tepki gösterdi. Yetkililerin sessizliğine karşı uluslararası kamuoyuna çağrı yapıldı.

GÜNDEM - 11-03-2025 15:43

İzmir’in Çernobil’i olarak adlandırılan Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının olduğu alandaki radyoaktif atıkların Torbalı ilçesi Yoğurtçular Mahallesi'ne dökülmesine meslek odalarından tepki geldi. İzmir Barosu ve EGEÇEP adına konuşan çevre avukatı Arif Ali Cangı, "Bunu uluslararası kamuoyuna duyurmak gerekiyor. Bunun sadece bizim sorunumuz olmaması gerekiyor. Bu aşamadan sonra mutlaka ve mutlaka uluslararası mekanizmayı işiterek bu alanın usulüne uygun, bilimsel verilerle en az zarar verecek şekilde temizlenmesinin sağlanması gerekiyor" dedi.

İzmir’in Çernobil’i olarak adlandırılan Gaziemir ilçesi Akdepe-Emrez Mahallesi’nde bulunan eski kurşun fabrikasının olduğu alandaki radyoaktif atıkların temizlenmesi süreci bir kez daha gündeme geldi.

Tartışmalı geçen sürecin ardından bölgedeki atıkların bertarafına başlanırken alandan çıkarılan toprağın Torbalı’nın Yoğurtçular Mahallesi'ne dökülmesi kamuoyunda tepkilere neden oldu.

Yaşanan olayların üzerine TMMOB İzmir İKK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, İzmir Yaşam Alanları, EGEÇEP, Gaziemir’deki atık sahasında düzenledikleri basın açıklamasıyla yetkilileri önlem almaya davet etti.

Akdoğan: "Sahadaki çalışmalar durdurulmalı ve temizlik için verilen yetki belgeleri iptal edilmeli"

Kurumlar adına ortak basın açıklamasını yapan Çevre Mühendisleri Odası Şube Temsilcisi Selma Akdoğan, şunları söyledi:

"23 Temmuz 2024 tarihinde başlayan; Bakanlık ilgili birimleri, NDK, TENMAK ve İzmir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü katılımı ile oluşturulan komisyonun gözetiminde yürütüldüğü belirtilen temizlik çalışmalarının geldiği noktada eski kurşun fabrikası atıklarının Torbalı ilçesi Yoğurtçular Mahallesi'ndeki boş bir alana izinsiz şekilde döküldüğü, İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı'na bağlı Kent Temizliği Şube Müdürlüğü denetim ekipleri tarafından belgelendi. Bu durum, ilgili kurumların gözetiminde yapıldığı belirtilen temizlik çalışmalarında yasadışılığın ve kontrolsüzlüğün devam ettiğini göstermektedir. Bu noktada sahadaki çalışmaların acilen durdurulması ve temizlik için verilen yetki belgelerinin iptal edilmesini talep ediyoruz. Buradaki radyoaktif atıkların kaynağı belli değildir, yasadışı yollarla gelmiştir, uluslararası nükleer güvenlik sorunu olarak kabul edilmelidir. Bu yüzden Nükleer Düzenleme Kurumu'yla işbirliği içinde sorunun çözümlenmesi için İzmir Barosu, Hayrettin Kılıç ve Arif Ali Cangı tarafından Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA)'na başvuru yapılmıştı, ancak şu ana kadar somut bir adım atılmamıştır. ‘Nükleer güvenlik ve emniyeti’ sağlamak amacıyla kurulmuş olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı da görevini yapmaya çağırıyoruz.”

Işık: “Buradaki her avuç toprağın kontrol mekanizması kullanılarak taşınmasını istemişti”

Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, taleplerinin dikkate alınmadığını hatırlatarak, “Yaklaşık 18 yıldır sürdürülen mücadelede yeni bir aşamaya geçildi. Aralıksız olarak sürdürülen bu mücadelede bazı taleplerimiz vardı bunların başında buranın bilim insanlarının gözetiminde temizlenmesi ve temizleyecek firmanın yetkinliği geliyordu. Yaşananlar taleplerimizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü biz, buradaki her avuç toprağın kontrol mekanizması kullanılarak taşınmasını istemiştik. Ama görüyoruz ki taleplerimiz dikkate alınmadı ve kaygılarımız gerçekleşti. Sonuna kadar mücadele edip buranın bilim insanlarının gözetiminde temizlenmesini sağlamak için mücadelemiz sürecek" diye konuştu.

Kınay: “Bizler Gaziemir ile birlikte bu alandan etkileniyoruz”

Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, atıkların sadece ilçeyi değil bütün bölgeyi etkilediğinin altını çizerek, "Türkiye’nin her bölgesindeki atık yönetimiyle ilgili felaketi yaşadık. Bu mücadele sürerken sorular hiç değişmedi ama cevaplar hiç verilmedi. 18 yıl sonunda Karabağlar Belediye Başkanı olarak buradayım. Bizler Gaziemir ile birlikte bu alandan etkileniyoruz. Tüm İzmir halkı etkileniyor. Yıllardır sorduğumuz soruların cevaplarını bekliyoruz. Ortaya koyduğumuz tüm kaygılar gerçekleşiyor. Bu bir çevre ve halk sağlığı mücadelesidir, insan ve çevre hakları mücadelesidir. Bu mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.

Yüksel: “Zincir marketler gibi aldık onları başka alanlara taşıyoruz”

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, nükleer atıkların bertaraf edilmeyip farklı bir bölgeye taşınmasına ‘zincirleme zarar’ vurgusuyla tepki göstererek şöyle konuştu:

"Uzun yıllardır halk sağlığını tehdit eden kaynağı belli olmayan bir tehditle mücadele ediyoruz. Halkın sağlığını ne kadar etkilediği, bu işten kaç kişinin zarar gördüğü konusunda net bilgilere sahip değiliz. Biz hem halk sağlığını hem bertaraf tesisinde çalışanların sağlığını düşünüyoruz. Kaynağı belli olmayan ve yurt dışından gelen bir atıkla karşı karşıyayız. Burada yaşadığımız yetmedi. Aynı zincir marketler gibi aldık onları başka alanlara taşıyoruz. Orada başka insanlar sağlık sorunları yaşayacak. Burada papatyalar var. Biz buradaki papatyaları ve papatyaları toplayan çocukları yok ederken yetmiyor başka yerlerde de radyoaktif zincir alanları oluşturup ağır metalleri çevreye yayarak daha çok insanın zarar görmesine neden oluyoruz. Bu konuda önlemleri alabilmek için gerçek ve net bilgilere ihtiyacımız var.”

Cangı: “Gönderen ülkeye başvursaydı atıkların temizlenmesi uluslararası bir iş olarak yapılacaktı”

İzmir Barosu ve EGEÇEP adına ise çevre avukatı Arif Ali Cangı, nükleer atık sorununu uluslararası düzeyde ele alınması gerektiğinin altını çizerek şu ifadeleri kullandı:

"Gaziemir'deki ortaya çıkan nükleer atıkların tüm dünyanın başının belası olduğunu gördük. Burası aslında Fukushima gibi, Çernobil gibi dünyanın gündeminde olması gereken bir yer. Çünkü bu nükleer atıkların kaynağı bizde değil. Dışarıdan geldiği belli. Gönderen ülke, gönderen şirket, getirenler hepsi sorumlu. Daha önce Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, şimdi Nükleer Düzenleme Kurumu ve TENMAK bu işte sınıfta kalmıştır arkadaşlar. Uluslararası sözleşmelere göre; Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nı uyarsaydı, bilgilendirseydi ve bu atın nereden gelmiş olabileceği konusunda bilgiler toplasaydı gönderen ülkeye başvursaydı şu anda buradaki atıkların temizlenmesi uluslararası bir iş olarak yapılacaktı ve masraflar da gönderen ülke tarafından karşılanacaktı. Bu yapılmadı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da ne yazık ki bizim uyarılarımıza başvurumuza rağmen sessiz kaldı.

“Bunun sadece bizim sorunumuz olmaması gerekiyor”

Burada bir kendince bir atık bertarafı işlemi yapılıyor. Bu proje ortaya atıldığından beri biz bu şekilde bu temizlik olmaz diyoruz. Mutlaka bağımsız denetime açık olması gerekir diyoruz. Ama görüyoruz ki bağımsız denetimi bir kenara bırakın Çevre İl Müdürlüğü de denetlememiş. Bu atıklar ortalıkta dolaşıyor. 5. İdare Mahkemesinde davamız görülüyor. O İlerleme raporu diye bir rapor sunuyorlar. Görüyoruz ki buradan çıkan atıklar çimento fabrikalarına götürülüyor. Oralarda yakma ünitesinde yakılıyor. Bir kısım atıklar nükleer atık statüsünde olduğu gerekçesiyle Çekmece Nükleer Araştırma Enstitüsü’ne götürülmüş. Ancak o atıkların buradan çıkış tonajıyla Çekmece'den teslim alınan tonajı farklı. Buradan daha yüksek çıkmış Çekmece Nükleer Araştırma Enstitüsü’ne daha düşük miktarda alınmış. Bu aradaki fark nereye gitti? Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun TENMAK'la iş birliği içinde bu olaya el koyması gerekiyor. Bunu uluslararası kamuoyuna duyurmak gerekiyor. Bunun sadece bizim sorunumuz olmaması gerekiyor. Bu aşamadan sonra mutlaka ve mutlaka uluslararası mekanizmayı işiterek bu alanın usulüne uygun, bilimsel verilerle en az zarar verecek şekilde temizlenmesinin sağlanması gerekiyor.”

Sağlam: “Bu atığın ucu Aliağa'daki gemi sökümünden kaynaklanıyor”

İzmir Yaşam Alanları adına konuşan Yasemin Sağlam, "Burada bir katliam yaşanıyor. Şuraya 400-500 metre bile mesafede olmayan bir okula günde 600-700 çocuk geliyor. O çocuklar gelirken bu atıkların arasından geçiyorlar. Bunlarla ilgili hiçbir kontrol, hiçbir denetim 2007 yılından bir sene önceye kadar hiçbir şey yapılmadı. 1,5 sene öncesinde EKOVAR diye bir şirket… Şirketin bir taraftan iflas ettiği, bir taraftan bu alanda zaten yetkili olmadığı, daha önceden hiç bu tarz bir çalışmayı yapmadığı ortaya çıkmışken hala onun üstünde görünen bir sözde temizleme işlemi yapılıyor. Bu atık nereden geldi? Bu atığın ucu Aliağa'daki gemi sökümünden kaynaklanıyor. Oraya gelen zararlı maddeler, nükleer atıklar ve insan sağlığını ve çevre yaşamını tehdit eden tüm malzemeler bir yerlerde yok edilmeye çalışılıyor. İşte o yerlerden bir tanesi de burası. Şimdiye kadar çok üstesinden gelmeye çalıştık, yapamadık. Yapacağız ama. Burasını bu halde bırakmayacağız” diye konuştu.

Günün Diğer Haberleri