İzmir'de 8 Mart'ta kadınlar sokaklarda: Kadınlar yürüyor, mücadele büyüyor

İzmir Kadın Platformu tarafından organize edilen ve çok sayıda kadın örgütünün katıldığı yürüyüş, eski Konak Sümerbank önünde başlayarak Cumhuriyet Meydanı'nda son buldu.

GÜNDEM - 08-03-2025 19:39

İzmir’de kadın örgütleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında bir araya gelerek hakları için meydanlara çıktı. Eski Konak Sümerbank önünde toplanan kadınlar, “Kadınlar yürüyor, mücadele büyüyor”, “Devlet elini bedenimden çek” sloganlarıyla Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü. İzmir Kadın Platformu tarafından yapılan açıklamada, kadınların eşit, özgür ve insanca bir yaşam için mücadeleye devam edeceği vurgulandı.

İzmir Kadın Platformu tarafından organize edilen ve çok sayıda kadın örgütünün katıldığı yürüyüş, eski Konak Sümerbank önünde başlayarak Cumhuriyet Meydanı'nda son buldu. 500'e yakın kadının katıldığı etkinlikte, 2025 yılınının 'Aile Yılı' değil kadınların mücadele yılı olduğu vurgulandı. İzmir Kadın Platformu adına basın açıklamasını okuyan Ilgın Çeribaş, şu ifadeleri kullandı:

"AKP iktidarı, 2024 yılında açıklanan Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı'nda yer alan esnek ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırma planlarının bir parçası, gerici iktidarının tahkimi için 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan etti. Plana göre aile ile iş yaşamının uyumlulaştırılması adı altında kadınlara esnek, güvencesiz, düşük ücretlerle çalışma dayatılırken, 'ailenin güçlendirilmesi' vurgusuyla cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek politikalar bir bir hayata geçirilerek kadınlar aileye, aile içinde de erkeğe daha bağımlı hale getirilmek isteniyor. Sermayenin ucuz emek ihtiyacı için boşanma oranlarının artması, doğum oranlarının düşmesi bahane edilerek Nüfus Politikaları ve Aile Enstitüsü kuruluyor. Evlilikler daha çok borçlandırarak teşvik ediliyor, boşanmalara arabulucu uygulamaları tekrar tekrar gündeme getiriliyor, nafaka hakkı yeniden tartışmaya açılıyor. Genel ahlak’ kavramıyla ortaya attıkları yasa tasarıları ile Türk Ceza Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle toplumsal yaşamı dini referanslarla inşa etmeye; kadınların ve LGBTİ artıların yaşamlarını biyolojik cinsiyete sıkıştırmaya, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini engellemeye, kamusal alandaki var oluşumuzu kısıtlamaya çalışıyorlar."

"Erkek-devlet şiddetine karşı direnişin ve özgürlüğün sesini yükselteceğiz"

TÜİK’in 2024 yılına ait "İstatistiklerle Kadın” verilerine de dikkat çekerek kadın istihdamının düşüklüğüne, eşit işe eşit ücret verilmemesine ve kadınların esnek çalışma modellerine yönlendirilmesine tepki gösteren Çeribaş, "Faşist iktidarların hepsinde olduğu gibi AKP iktidarı da öfke ve hoşnutsuzluğu bastırmak için şiddet ve baskı politikalarını artırıyor. Kadın hareketinden yol arkadaşlarımız, gazeteciler, LGBTİ artı aktivistleri, sendikacılar, siyasi parti üyeleri ve yöneticilerinden oluşan binlerce kişi gözaltına alınıp tutuklanırken; kadın katilleri cezasızlık politikalarıyla ödüllendiriliyor. Sadece 2024 yılında 394 kadın cinayeti yaşanırken, 259 kadın ölümü 'şüpheli' olarak kayıtlara geçti, kadınların ölümleri intihar süsü verilerek kapatılırken, failler hakkında etkin soruşturma başlatılmadı. Üstelik bu kadınların yarısından fazlası evlerinde, kendi eşleri babaları, boşanmak istedikleri erkekler tarafından öldürüldü. Her bir kadın cinayetinin arkasında 'kutsal aile' anlayışının olduğunu biliyoruz. Aile adı altında sürdürdüğünüz kadın düşmanı politikalarınızdaki iki yüzlülüğü her yerde teşhir edeceğiz. Ne baskılarınıza boyun eğmeyeceğiz ne de şiddetinize yol vereceğiz. Şiddetsiz bir dünya yaratana dek, kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı caydırıcı cezaların uygulanması, 6284’ün etkin uygulanması, sığınma evlerinin sayısının artırılması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Her yerde erkek-devlet şiddetine karşı direnişin ve özgürlüğün sesini yükselteceğiz" dedi.

"Aile yılı değil, mücadele yılı"

İzmir Kadın Platformu üyesi Ezgi Çetin ise şu ifadeleri kullandı:

"Kadınlara durmadan 'Çocuk doğurun' diyen AKP iktidarı çocukları korumaya gelince ortadan kayboluyor. Narin Güran, Sıla bebek ve Yenidoğan çetesinde gördüğümüz gibi çocukların iradeleri, bedenleri ve varlıkları yok sayılıyor. Çocukların eğitimi, sağlığı, hakları için bütçe ayırmayanlar, sermayeye kaynak aktarıyor, cemaat ve tarikatlarla işbirliği protokolü imzalıyor. İktidar eğitimi sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendirirken bir yandan da laik eğitim rafa kaldırılarak eğitim dinselleştiriliyor. Çalışırken okumak zorunda kalan MESEM’li, liseli, üniversiteli gençler iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Bütün bu saldırıların ideolojik bir saldırı olduğunu görüyoruz ve bir kez daha yineliyoruz; Çocukların öldürülmediği, yalnız kalmadığı, yoksullaştırılmadığı bir dünya ve yaşam için hep birlikte mücadele edeceğiz. Bugün sahip olduğumuz pek çok hak, yüz yıl önce kadınların mücadeleyle kazandıkları haklar. Bu tarihi sorumlulukla, birbirlerine göbekten bağlı tüm bu sorunlara karşı örgütlü ve birleşik mücadeleyi yükselteceğiz. Şiddet ve sömürü düzenine karşı eşit, özgür, birlikte bir yaşam için, savaşa karşı barış için, haklarımız ve hayatlarımız için ‘Aile Yılı’ dedikleri yılı, kadınların mücadele yılı yapacağız, yaşasın kadın dayanışması."

Günün Diğer Haberleri