İzmir Barosu’ndan Kadın Hakları Mücadelesi: ‘Kadınlar Aileye Hapsedilemez’

İzmir Barosu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında kadın hakları mücadelesine dikkat çekmek için bir basın açıklaması yaptı. İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran tarafından okunan açıklamada, kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği vurgulandı. Kadın cinayetlerinin siyasi iktidarın politikalarından bağımsız olmadığı ve "münferit olaylar" olarak gösterilmeye çalışıldığı belirtilerek, 2024 ve 2025 yıllarında yaşanan cinayetlerin örnekleri paylaşıldı.

GÜNDEM - 08-03-2025 13:37

İzmir Barosu üyesi avukatlar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla baro binası önünde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran okudu. Kadın hakları mücadelesinin vurgulandığı açıklamada, kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekildi.

İzmir Barosu’nun "aileye hapsolmayacağız, vardık varız var olacağız!" başlıklı açıklamasında, kadın cinayetlerinin siyasi iktidarın politikalarından bağımsız olmadığı vurgulandı. 2024 yılında 444 kadının, 2025 yılının ilk iki ayında ise 68 kadının erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çekilerek, kadınların hayatlarını kaybetmelerinin “münferit olaylar” olarak gösterilmeye çalışıldığı belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Siyasi iktidar, küresel sağ popülist politikaların gücünü de arkasına alarak ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti yok sayarak, yaşanan şiddet olaylarını “münferit vaka” söylemiyle meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak gerçekler ortada. 2025 yılında kadınlar hala en büyük mücadeleyi yaşamak için veriyorlar. 2024 yılında 444 kadın, 2025 yılının ilk iki ayında 65 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadınlar evlerinde, okullarında, işyerlerinde, sokakta öldürüldü. Mine, kış geldi cezaevine girmem lazımdı diyen bir erkek tarafından sokakta bıçaklandı. 13 yaşındaki S.Y., babası tarafından telefonunda sevgilisiyle fotoğraflarını gördüğü için öldürüldü. Ceren, birini öldürmem gerekiyordu karşı koyamaz diye onu seçtim diyen bir erkek tarafından öldürüldü. Güleda, sevgilisiyle barışmak istemediği için öldürüldü. Kadınlar, insanca eşitçe adil bir yaşam sürmek istedikleri için öldürülüyor. Bu ölümlerin hiç birinin münferit olmadığını biliyoruz."

Siyasi iktidarın yıllar içerisinde kadınlara yönelik söylemleri hatırlatıldı

"Kadın cinayetlerinin siyasi iktidarın politikalarının bir ifadesi olan söylemler nedeniyle artmaktadır. Hatırlayalım, siyasi iktidarın özneleri yıllar içerisinde kadınlara yönelik neler söylediler: 'Böyle tiplerle takılmasaydı, hayatına aldığı erkeğe dikkat etseydi', dediler; 'Su testisi suyolunda kırılır.' dediler; 'Adam da cinnet geçirmiş, tahrik etmiştir, demek ki haklıdır.' dediler. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin son bulması için politikalar üretme konusunda uluslararası sorumluluğu bulunan siyasi iktidarın bu sorumluluğunu yok sayması, aksine kadınların yıllar içerisinde mücadele ederek elde ettikleri haklarını ellerinden almaya çalışması kadınların hayatlarına mal oluyor. Bunun en güncel örneklerinden birini 'Aile Yılı' ilanında görüyoruz. Kadınları birer insan üretme makinesi gibi gören ve nüfus artırma politikalarının nesnesi kılmaya çalışan siyasi iktidar, kadınlara ve LGBTİ ’lara yönelik şiddeti artıracak politikalarına devam ediyor. İktidarın kadını aileye hapsetmeye ve LGBTİ ’ları yok etmeye çalışan politikalarına karşı bizim taleplerimiz, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin son bulması için örgütlenme özgürlüğünün ve ayrımcılıktan korunma hakkının temini; toplumsal cinsiyete duyarlı istihdam politikaları üretilmesi, eşit işe eşit ücret hakkının sağlanması, kreş hakkı gibi kadının sosyal hayattaki konumu güçlendirecek politikalar üretilmesidir. Tüm bu yaşananlar karşısında siyasi iktidar tarafından üretilen kadın ve LGBTİ düşmanı söylemlere karşılık üretmenin ötesinde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için, sürdürdüğümüz mücadeleyi güçlendirmenin önemine inanıyoruz."

"Mücadele etmeye devam edeceğiz"

"Kadınların en temel insan hakları için her gün mücadele etmek zorunda kaldığı bu günlerde her 8 Mart olduğu gibi bu 8 Mart’ta da kadınların sokakta arkasına bakmadan yürüyebileceği, istedikleri gibi giyinebildiği, kahkahalarla gülebildiği, okuyabildiği, büyüyebildiği, öldürülmediği, aileye hapsedilmeye çalışılmadığı, toplumda eşit bireyler olarak yer aldıkları bir dünyanın umuduyla mücadele etmeye devam edeceğiz."

Günün Diğer Haberleri