"Bugün AK Parti, iktidarının 23. yılında büyük bir kongre düzenliyor. Ama dışarıda, halkımızın yaşadığı gerçekler bu salonlardan çok uzakta. Bugün Türkiye, AK Parti’nin enkaz politikalarının altında ezilen bir halkın sefaletini yaşıyor. Ekonomi her geçen gün kötüye gidiyor, vatandaşın alım gücü eriyor, temel ihtiyaçlara ulaşmak artık hayal haline geliyor. Bu kongre salonlarında süslü cümleler kurulurken, dışarıda ekmek kavgası veren milyonlarca vatandaşımızın sesi duyulmuyor. İşte size Türkiye’nin gerçek tablosu, işte size AK Parti’nin yarattığı ekonomik enkazın rakamlarla ifadesi.
2020 yılında 5 litrelik ayçiçek yağı 108 TL idi. Bugün, 2025 yılında ise 770 TL’ye çıktı. Bu, sadece bir mutfak ürünü değil, AK Parti’nin halkın mutfağını nasıl boşalttığının en somut göstergesidir.
2020’de 1 kilogram un 2,7 TL idi. Bugün ise 12,5 TL. Bu artışlar, vatandaşın çocuklarına ekmek yapamaz hale geldiğini ortaya koyuyor. Ayçiçek yağı, un gibi temel ihtiyaç maddeleri artık sofralarımızda lüks hale gelmiştir.
2020 yılında asgari ücret 2.324 TL idi. Bugün 22.104 TL’ye yükselmiş gibi görünüyor. Ancak bu artış, kağıt üzerinde kalan bir artıştır. Çünkü 2020’de bir asgari ücretle 21 bidon ayçiçek yağı alınabiliyordu. Bugün bu sayı yalnızca 28 bidon. Alım gücü artmamış, aksine enflasyon karşısında hızla erimiştir. AK Parti’nin 23 yıllık iktidarında, halkın cebindeki para değerini kaybetmiş, maaşlar yalnızca enflasyonun altında ezilen birer rakam haline gelmiştir.
Akaryakıt fiyatlarına bakalım. 2020 yılında 1 litre mazotun fiyatı 6,57 TL idi. Bugün mazot 47,93 TL. Bu artış sadece araç sahiplerini değil; taşımacılık maliyetleri yoluyla soframızdaki ekmekten pazardaki sebzeye kadar her şeyi etkiliyor. Mazotun fiyatı arttıkça, halkın yükü de artıyor.
Bugün, 1 kilogram kıymanın fiyatı 2020 yılında 60 TL civarındaydı. Bugün 350 TL’ye yaklaşmış durumda. Bir kilo peynir almak, bir fileyi doldurmak artık milyonlarca hanenin bütçesiyle imkansız hale geldi. Halkımızın temel gıda ürünlerine erişimi kısıtlanmış, yoksulluk derinleşmiştir.
Sadece mutfak değil, tüm yaşam pahalandı. Doğalgaz faturaları, elektrik fiyatları, ulaşım maliyetleri her yıl katlanarak arttı. Türkiye, AK Parti’nin yanlış politikalarıyla artık üreten değil, tüketen bir ülke haline gelmiştir. Çiftçi desteklenmedi, sanayi üretimi durma noktasına geldi. Bugün artık kendi kendine yetebilen bir Türkiye değil; ithalata bağımlı, dış borçla ayakta durmaya çalışan bir Türkiye var.
AK Parti’nin 23 yıllık iktidarında halk değil, iktidarın çevresindekiler zenginleşti. İsrafın, yolsuzluğun ve adaletsizliğin derinleştiği bu dönemde, ülkenin tüm kaynakları bir avuç insana aktarılırken, milyonlarca insan geçim derdine mahkûm edildi. Bugün Türkiye’de zengin ile fakir arasındaki makas hiç olmadığı kadar açıldı. Orta sınıf yok oldu, toplumun büyük bir kısmı yoksulluk sınırının altına itildi. Bugün AK Parti kongre yapıyor, salonda alkışlar yükseliyor. Ama dışarıda, halkın sesi duyulmuyor. Marketten eli boş dönen anneler, faturasını ödeyemeyen emekliler, iş bulamayan gençler, borç batağında kıvranan esnaf bu alkışların uzağında. AK Parti’nin 23 yıllık iktidarı halka sefalet getirmiştir.
Bu tabloyu değiştirmek mümkün. Türkiye, bu karanlıktan çıkabilir. Üretimi önceleyen, israfı ve yolsuzluğu sonlandıran, halkın refahını esas alan bir yönetim anlayışıyla bu krizden kurtulabiliriz. Ama bunun için, halkın sorunlarını gören, halk için çalışan bir anlayışa ihtiyaç var. AK Parti’nin kongre salonlarında kendilerini övdükleri bir günde bu acı tablonun unutulmasına izin vermeyelim. Türkiye bu karanlık tablodan çok daha iyisini hak ediyor. Bu yoksulluk kader değil. Hep birlikte bu düzeni değiştireceğiz. Dedi.