İşte Bayram Yılmazkaya'nın o açıklaması:
Tüm Türkiye’nin ve Gaziantep’in kanayan yarası olan, binlerce gencimizi bataklık gibi içine çeken uyuşturucu belası birçok ailenin korkulu rüyası haline gelmiştir. Ülkemizin kanayan yarası ve en temel meselelerinin başında uyuşturucu sorununun olduğu;siyaset başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluş tarafından maalesef algılanmamaktadır. Gençlerimizi bir bataklık gibi içine çeken bu illete karşı,tüm kurum ve kuruluşlarla topyekûn bir şekil mücadele edilmesi büyük bir önem arz etmektedir.
Bu sorunun gençlerin ve ülkenin geleceği açısından önemli bir beka meselesi olduğu ve bu konun ivedilikle Milli Güvenlik Kurulunda görüşülerek gerekli tedbirlerin alınması şarttır.
Göçmen ve sığınmacılarla birlikte Türkiye’nin birçok ilinde uyuşturucu madde kullanımının, yapımının ve tedarikinin büyük bir oranda arttığı yadsınamaz bir gerçektir.
Gaziantep özelinde bilinen 40 bin dolayında madde bağımlısı olduğu ve bu madde bağımlısı gençlerimizin ailelerine hem bir hekim olarak hem de bölgenin milletvekili olarak yaptığımız ziyaretlerde, büyük dramlarla karşılaşıyoruz. Ailede bir kişinin madde bağımlısı olması maalesef o ailenin dağılmasına ve yıkılmasına yetiyor.
TEDAVİ SÜRECİ MADDE BAĞIMLISININ TERCİHİNE BIRAKILMAMALI!
Ateş-buz, bonzai, esrar, snus ve skunk gibi sentetik içerikli uyuşturucular kültür ve eğitim düzeylerinin alt seviyede olduğu maddi açıdan gelir düzeyi düşük bölgelerde ve sığınmacı nüfusunun yoğun olduğu illerde sıklıkla kullanılmakta, imalatı ve satışı yapılmaktadır. Ülkemizde uyuşturucunun %80’i sokak satıcılarından ve internetten temin edilmektedir.
Bugün annesine, babasına zarar veren, bilincini kaybetmiş on binlerce gencin ilerde ülke içindeki bir provokasyonda kullanılmayacağının garantisini kim verebilir. Asıl beka meselesi, milli güvenlik sorunu, madde kullanımındaki artış ve bununla ilgili gerçekçi önleyici tedbirlerin alınmamasıdır.
Uyuşturucu bağımlısının tedavi olmak için yattığı AMATEM gibi merkezlerden tedavi olmadan istediği zaman çıkabiliyor olması yanlış bir uygulamadır. Burada önemli olan, madde bağımlısı kişinin tam anlamıyla tedavisi yapılmadan yattığı o merkezden çıkmasının yasal olarak engellenmesidir. Bu tedavi sürecinin madde bağımlısı ile ailesinin kontrolüne bırakılmadan devlet kontrolünde yapılması gerek. Tedavi için merkeze yatan madde bağımlısı ile ilgili sürecin tamamlandığının kararını ancak tedavi eden doktor ve psikologların vereceği, kontrollü, güvenlikli komplikebir tedavi merkezlerinde, akıl hastası tedavi eder gibi sürecin tamamlanana kadar devam edeceği bir sistem kurulmalıdır.
MADDE KULLANIMINDAKİ ARTIŞ MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR, BEKA MESELESİDİR!
Ülkemizde, gözü yaşlı yüzbinlerce anne ve baba, çocuklarının içinde bulunduğu uyuşturucu pisliğinden, bu illetten nasıl kurtarırız diye kara kara düşünmekte.
Bir tarafta bu bataklığa saplanmış olan evladını düşünen anne ve babalar diğer tarafta, madde bağımlısı olan çocukları tarafından öldürülme korkusuyla aynı evin içinde yaşamaya çalışan yine aynı anne ve babalar. Maddi ve manevi olarak bir yıkım yaşayan bu aileler ve bu çocuklar kendi kaderlerine terk edilemezler. Bu ailelere gerekli desteğin sağlanması şart.
Ailede madde bağımlısı bireyin olduğu evlerde, eşyaların kaybolması, para çalınması, anne ve babaya saldırı, şiddet, yaralama ve hatta ölümler bile yaşanabiliyor. Daha geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir madde bağımlısı gencin annesini cani bir şekilde öldürdüğü, birkaç gün önce yine bir madde bağımlısının Gaziantep’te dolmuş şoförünü kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü kamuoyunda da yer aldı. Bunun gibi birçok örnek vere bileceğimiz vakalar her gün yaşanmakta.
Madde bağımlısı kişi kendini kesme, intihar girişimi, bilinç kaybı gibi davranışlar sergileyebiliyor. Bu bilinç kaybı yaşayan bağımlı adeta akıl hastası gibi davranışlar sergiliyor. Cinayetlerin %60’ı, saldırıların % 40’ı, tecavüzlerin %33’ü madde kullanımı olan kişiler tarafından gerçekleştiği çeşitli verililerle ortaya konmaktadır. Bu kadar olumsuz sonuçlar doğuran madde kullanımı, kullanan kişinin bilinç kaybıyla kendi öz anne ve babasına zara verdiği, hatta öldürdüğü olaylara kamuoyunda da sıklıkla rastlamaktayız. Son yıllarda madde kullanımındaki patlama ve bağımlılık, ülkenin içinde bulunduğu bu bataklığın aslında ne kadar göz ardı edildiğini bizlere net bir şekilde göstermektedir.
GAZİANTEP’E BÖLGEYİ KAPSAYAN BÜYÜK BİR AMATEM YAPILMALIDIR!
Bugüne kadar yaptığımız tüm uyarılara rağmen maalesef Gaziantep ilimizde madde bağımlılığı her geçen gün artıyor, yuvalar yıkılıyor. Sınır kenti olmasının yanı sıra, en fazla uyuşturucu madde yapımını sağlayan mülteci nüfusunun bulunduğu illerinde başında gelmesi, maddenin ucuz olması, imalatının kolay olması, eğitimsiz aile ve bireyler, işsizlik ve yoksulluk gibi kriterlerdeçok önemli etkenlerdir.
Uyuşturucuyla mücadelede,maddenin temini ve kullanımının engellenmesi, ailelerin ve toplumun bu konuda bilinçlendirilerek gerekli eğitimin verilmesinin yansıra en önemli diğer faktör ise tedavisinin düzenli ve tam yapılmasıdır.
Özellikle ateş-buz denilen sentetik uyuşturucunun tedavi süreci oldukça zor olup, uzun süreli yatışların gerektiği AMATEM sağlık kuruluşlarının varlığıyla mümkündür.
Bir hekim olarak özellikle belirtmeliyim ki; bölgeyi temsilen ilimde yatak ve sağlık personel altyapısı yeterli olan büyük bir AMATEM sağlık merkezine acilen ihtiyaç vardır!
Gelinen nokta itibariyle uyuşturucu ile mücadele sadece ulusal bir sorun olmaktan çıkarak uluslararası bir boyut kazanmıştır. Ülke olarak uyuşturucu ile mücadelede yapımının ve dağıtımının engellenmesi adına da gerekli adımların biran önce tüm kurum ve kuruluşlarla ortak bir şeklide atılması şarttır.
Siyasi iktidar başta olmak üzere, özellikle kamu, sivil toplum, üniversite, medya, sanat ve spor camiası bu süreçte birlikte hareket ederek madde bağımlılığı sorunuyla mücadeleyi daha bilinçli bir şekilde sürdürmelidir. Ülkemizin asıl beka meselesi uyuşturucuyla mücadeledir! Bu bilinçle toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte hareket etmesi, madde bağımlılığı konusunda yapılacak mücadelenin daha etkin sonuçlar doğurmasına neden olacaktır.