CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çiftçilerle gerçekleştirdiği iftar programında yaptığı açıklamalar değerlendirdi. Üreticinin yaşadığı gerçek sorunlar göz ardı edilerek, tarımda planlı bir süreç işliyormuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını belirten Adem, tarım sektörünün içinde bulunduğu krizin, üreticinin sahada yaşadığı sıkıntıların yok sayılamayacağını söyledi.
“Türkiye, dün hukuksuzluğun ve siyasi gaspın gölgesinde bir güne uyanmışken, Sayın Cumhurbaşkanı’nın tarım politikalarına ilişkin yaptığı açıklamalar, çiftçilerimizin sahada karşılaştığı gerçeklerle örtüşmeyen, çözüm yerine algı yönetimini amaçlayan bir söylemden öteye gitmemektedir. Çiftçilerimiz yıllardır üretim planlaması olmadığı için büyük sıkıntılar yaşarken, bugün bir üretim planlamasından bahsedilmesi ve bunun çözüm olarak sunulması, tarım sektörünün içinde bulunduğu tabloyu bilmemekten öteye gitmez. Tarım bürokrasisinin Sayın Cumhurbaşkanı’nı yanlış bilgilendirdiği açıkça ortadadır” dedi.
Tarımda Planlama Olduğu Söyleniyor Ama Sahadaki Gerçek Ne?
Adem, Cumhurbaşkanı’nın tarımsal üretim planlamasının başladığını ve artık hangi ürünün nerede, ne kadar ekileceğinin planlandığını ifade ettiğini hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Eğer gerçekten bir üretim planlamasından bahsediliyorsa, bugün çiftçilerimiz neden hâlâ hangi ürünü ekmesi gerektiğini piyasa koşullarına ve rastlantılara göre belirlemek zorunda kalıyor? Neden geçen yıl üretici bazı ürünlerde arz fazlalığından zarar ederken, bazı temel tarım ürünlerinde dışa bağımlılık arttı? Gerçek bir üretim planlaması olsa, çiftçimiz zarar eder miydi? Çiftçimiz ‘Bu ürün para etmedi, elimde kaldı’ diyerek isyan eder miydi? Tarımda planlama, yalnızca belli bir genelge yayımlamakla değil, çiftçinin girdi maliyetlerini düşürmek, ürününü güvence altına almak ve pazara erişimini sağlamakla olur. Bugün sahaya inildiğinde görülen tek gerçek, çiftçinin tamamen piyasa koşullarına terk edildiği ve hâlâ ‘Bu yıl hangi ürünü eksen zarar etmem?’ sorusunu kendi başına çözmeye çalıştığıdır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, tarım destekleri çiftçimizin anayasal hakkıdır. Ancak bugün, tarıma ayrılan destek bütçesi, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) %1’ine bile ulaşmamaktadır. Oysa bu oran, yasa ile güvence altına alınmış bir haktır. Gerçek bir destekleme modelinden bahsedilecekse, bu desteklerin çiftçiye üretim maliyetlerini azaltacak şekilde sunulması gerekir. Bugün çiftçi, açıklanan desteklemelerden bağımsız olarak üretim yaparken zarar etmekte, girdilerdeki aşırı fiyat artışı nedeniyle ayakta duramamaktadır. Mazot, gübre, yem, ilaç gibi temel girdilerde fiyatlar dünya genelinde düşerken, Türkiye’de hâlâ artmaya devam ediyor. Bu durumda verilen destekler anlamını yitiriyor. Eğer bir destekleme modeli başarılı olmuş olsaydı, çiftçimiz üretimi bırakmaz, borç batağına sürüklenmezdi.
Hayvancılıkta Planlama Var mı, Yok mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayvancılıkta planlama bölgeleri oluşturduklarını ve bu bölgelerde üretim yapacaklara ilave teşvikler açıkladıklarını söylemesine karşılık, Adem sahadaki gerçeklerin çok farklı olduğunu belirtti:
“Bugün hayvancılık sektörüne bakıldığında, üreticilerin artan maliyetler nedeniyle hayvanlarını kesime göndermek zorunda kaldığını görüyoruz. Et fiyatları spekülatif olarak yükselirken, üreticiye verilen teşvikler yetersiz kaldığı için hayvancılıkla uğraşanlar mesleklerini bırakıyor. Eğer gerçekten hayvancılıkta bir planlama yapılmış olsaydı, et ve süt üreticileri her yıl zarar ettikleri için sektörden çekilmezdi. Bugün Türkiye, et ve yem ithal eden bir ülke hâline gelmiştir. Teşviklerle bu sorun çözülmüş olsaydı, süt üreticileri hayvanlarını kesime göndermek yerine üretimi artırırdı. Ama gerçek şu ki, hayvancılık sektöründeki üretici, maliyetler karşısında dayanamıyor ve sektör her geçen gün daha da daralıyor.”
Sulama ve Su Yönetimi Krizi: Yatırımlar Var Ama Çiftçi Suya Ulaşabiliyor mu?
Cumhurbaşkanı’nın su ve sulama yatırımlarına yönelik açıklamalarını da değerlendiren Adem, çiftçilerin hâlâ büyük sulama sorunları yaşadığını belirtti:
“Son 22 yılda yapılan sulama yatırımlarından bahsediliyor. Ama bugün çiftçilerimiz sulama yapacak suyu bulamazken, bu yatırımların etkili olduğunu söylemek mümkün mü? Su kaynaklarının yanlış kullanımı ve plansızlık nedeniyle birçok bölgede kuraklık riski artarken, çiftçilerimiz suya erişimde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Elektrik fiyatlarındaki artış nedeniyle yer altı suyunu kullanmak artık büyük bir maliyet unsuru hâline gelmiş durumda. Eğer bir tarım politikasında su gerçekten merkeze alınmış olsaydı, sulama projeleri daha verimli işletilir, çiftçiye sulama maliyetleri konusunda destekler sağlanır, enerji maliyetleri düşürülürdü. Tarımsal sulama konusunda bugüne kadar yapılan yatırımların sahadaki sonuçlarına bakmak gerekir. Çiftçi hâlâ suya erişemiyorsa, bu yatırımlar gerçekten doğru kullanılmış mıdır?”
Tarımda Gerçek Çözüm: Üretimi Güçlendiren Politikalar
Tarım politikalarının günü kurtarmaya değil, uzun vadeli planlamalara dayanması gerektiğini vurgulayan Erhan Adem, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Türkiye’nin tarımda gerçek bir üretim reformuna ihtiyacı vardır. Çiftçiyi ithalat politikalarına mahkûm eden değil, üretim sürecini destekleyen bir anlayışa geçilmelidir. Girdi maliyetleri düşürülmeli, sulama ve destekleme politikaları çiftçinin üretimini sürdürebileceği bir sisteme oturtulmalıdır. Türkiye, kendi çiftçisini desteklemek yerine ithalata yöneldikçe, tarımda bağımsız olma şansını kaybedecektir. Tarım politikaları, rakamlarla değil, sahada karşılık bulan çözümlerle belirlenmelidir. Eğer gerçekten üretimi artırmak istiyorsak, çiftçimizin alın terine sahip çıkmalı, ithalata değil, üreticiye yatırım yapmalıyız.”