Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Hayat, okul-ev arasında değildir. Ya da sadece eğlenme, yeme içme bohemliliğinden ibaret de görülmemelidir. Her şeyi tadında yapmak gerekir. Zaman dediğimiz kesintisiz işleyen değirmen, insanı yıllar içinde öğütmekte, kimini unufak, kimi milletine hayırlı beşeri mamur haline getirmektedir.
Hayat basamaklarını sabırla tırmanan, sevgiyi ve saygıyı rehber eden kim varsa güzel ahlakın yörüngesine girmiştir. Türk gençliği, güze ahlakın güven veren, aklın, güçlü amaç ve arzuların pırıl pırıl parlayanın kutup başıdır.
Sınavlar gelip geçer, okullar biter gider. Geçmişte hüzünle alınan karneler, kaygıyla girilen sınavlar tebessümle hatırlanıyor. Anılar geçidi merasim bölüğü gibi gözümüzün önünde canlanıyor. 19 milyonu temel eğitim-öğretimde 8 milyonu yüzsek öğretimde olmak üzere 27 milyon öğrenci var. Pek çok ülkenin nüfuslarından fazla. Zenginlik de buradadır. Bize düşen, öğrencilerimizi ve gelecek nesillerimizi o sınavdan çıkarak bu sınava sokarak tekdüze öğretim mantığına havale etmemektir. Varoluşun sırrını çözme çabası göstermeden, 'ne, nasıl, nerede, niçin ve ne zaman' sorularına karşılıklar bulmadan atılacak her adım boşuna olacaktır. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşmanın koçbaşı, gençlerimizdir.
Sapkın akımlarla başa çıkabilmenin ana cephesi Türk gençliğidir. Biz gençliği sınavlarla, karnelerle bulmadık, bu yolda da kaybetmeyiz, kaybedemeyiz. Umut ediyorum ki üniversite sınavlarını kaldıracağımız günler çok uzakta değildir.
Siyasi mücadelemizi şevkle sürdürmek durumundayız. Her an seçim olacakmış gibi bütün demokratik ihtimallere hazır olmalıyız. Seçimler tamamlanmış olsa da Türkiye yeni bir seçime gidiyor. Peş peşe eklemlenen seçim gündemi, milli iradenin tercihi ile noktalanmış olacak. MHP, bu seçimlere hazırlık sürecini başlattı. Birinci stratejik hedefimiz, mevcut belediye başkanlarımızı muhafaza ederek, daha çoğunu eklemektir.
İkinci stratejik hedefimiz, Cumhur İttifakı'nın doğasına uygun hareket edip, muhalefet partilerinin yönetimindeki belediyelerin makus hallerine son vermektir.
İstanbul, Ankara, İzmir, büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere; il belediyelerinin, ilçe ve belde belediyelerinin, Türkiye'nin yükselen itibarına uygun yönetilmesi tarihi önemdedir.
İstanbul, 5 yılını kaybetmiş, tarihin gerisine düşmüş, kaos, kriz ve karmaşa dünyanın en büyük Türk kentinin önünü kesmiştir. Aynı durum Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Tekirdağ, Eskişehir, Muğla, Aydın, Hatay büyükşehir belediyeleri için de geçerlidir. CHP'li büyükşehir belediye başkanlarının ayak oyunlarından, kongre hesaplarından başka bildikleri bir şey yoktur ve her şey ortadadır. Türk milleti, mahalli idarelerin üzerine düşen zillet gölgelesinden kurtulmalıdır. CHP'nin ve diğer zillet partilerinin yönetimi altındaki belediyelerin, hürriyet ve haysiyetlerine kavuşmalarına şahit olacağız.
MHP, yeni kabinenin ekonomi politikalarına ve enflasyonla mücadele kararlılığına güvenmektedir. Modern ekonominin sağlığı, para politikalarının istikrarlı yapısına bağlıdır. Ekonomi politikaları, bütünlük içinde uygulanıp, piyasa şartlarını dengelediği sürece başarılı olacaktır.
Dünyadaki trendin aksine Türkiye ekonomisi 11 çeyrektir büyümektedir. Ekonomik adalet, ekonomik özgürlük, ekonomik güvenlik taviz verilmemesi gereken ilkeler olmalıdır. Türkiye, enflasyon kuşatmasını yaracaktır. Toplumun her kesimini kurdaki dalgalanmalara, öngörülemeyen ekonomik fırtınalara karşı emniyete almak, alım gücünü istikrar içinde tutmak, alın terinin karşılığını adil şekilde dağıtmak ekonomi yönetiminin sorumluluğudur.
Politika faizinin artışı hususunda beklentileri yükseltmek amacıyla iç ve dış lobilerine faal olduklarını gözlemledik. Küresel finans çevreleri ile iç piyasa aktörleri, PPK'nın toplantısına kilitlendi. Bize göre bu durum ahlaki, hakkaniyetli bir gelişme değildir. MHP'nin faize karşı bakışı bellidir, değişmemiştir. Teorik ve pratik uygulamada faiz artışı, yatırımı caydıran, üretim çarkına çomak sokan, kredi ihtiyacını pahalılandıran politik bir tercihtir. Ancak Türkiye'nin ekonomik istikrarı elde etmesi için alınması gereken kısa dönemli ve bazen de can yakan tedbirler vardır, bugünkü külfete katlanmak kaçınılmaz hale gelmektedir.
Muhalefet partilerinin beyhude çırpınışları, ekonomideki temelsiz iddiaları sonuçsuzdur. Şanslı azınlığın kaymak siyasi tabakası olan partilerin, insanımızın ne yediğinden, nasıl geçindiğinden haberleri yoktur. Tefecilerden para, yabancılardan akıl almayı marifet görenlerin savruldukları hazin verici siyasi travmaları ızdırap vericidir. Muhalefet partilerinden hiçbir yol olmayacaktır. Vekil almak amacıyla CHP'ye postunu seren, ilk zelzelede pencereden atlayıp sığındığı evini terk ederek taşa tutanlar siyasi ahlakın yüz karalarıdır. Bunlar, dün de bugün de yarın da güven vermeyen siyaset timsarlarıdır.
Vekil olduğu partisinin adayına oy vermediğini pişkince açıklayanların, çıkarlarına nasıl kul köle olduğu sabittir.
Bu ahlaki yanılma bizim sorunumuz değilse bile yeni bir Babacan vakasını Türk siyaset ve demokrasi hayatının hak etmediğini söylememiz sorumluluğumuzun gereğidir.
Batan gemiyi ilk terk eden korkaklar ve korsanlardır. Batık gemiyi limana sağlam götürmekten bahseden Kılıçdaroğlu'nun, baba oğlu arasındaki saltanat kavgasından nasıl çıkacağı merak konusudur. Hançer üstüne hançer yiyen CHP'li yöneticilerin pişmanlık içinde özür dilemesi, yararsız bir sızlanmadır. Mensuplarının birbirine güvenmediği bir siyasi bünyenin kadavraya dönüşmesi kaçınılmazdır.